Hani diyor ya popçu sevgilisine ''İçimden Geldi'' diye topçu muydu yoksa... Neyse ne canım benimde içimden ne dolmuşlar ne otobüsler, ne tramvaylar geçiyor. ''Ne saçmalıyorsun sen?'' diye de bir cümle kurmayın. Hani bir dolmuşum olsa para kazansam, bir otobüsüm olsa, herkesi gezdirsem para mara almadan, bir tramvayım olsa, biletçisi de ben, ne güzel olurdu...
Bir gökdelenin tepesine çıkıp da mesela bağırasım vardı işte O'na... O kim diye sormayın şimdi size bunu nasıl anlatayım. Otuz sene kırk sene önce içimden geçenlerdi bunlar, daha doğrusu geçip gidenler... Gittiler mi gitmediler mi daha doğrusu onu da tam manasıyla anlayabilmiş değilim. Zaman zaman onun haberi bile olmadan onunla beraber oluyoruz ruhu bile duymuyor. Nasıl ya demeyin bende bilmiyorum...
Dışarı çıkıp yağmur altında sırılsıklam ıslanmak istiyorum yanımda da illaki elinden tuttuğum ve de yüreğime koyduğum olmalı... Bir türkü tuttursak beraberce de Barış Manço'nun şarkısında dediği gibi... Hani o güzel Azeri Türkü var ya, ben çok severim ''Dağlara Çen düşende bülbüle gam düşende ruhum bedenden oynar yadıma sen düşende.'' devam eder gider...
Kimi zaman gideyim diyorum o savaşın kargaşanın bol olduğu insanların acımasızca, haince öldüğü öldürüldüğü bölgelere... Merhem olayım orada ki acı dolu hüzün dolu insanların yaralarına. Belki bana da bir bomba isabet eder yok olur giderim, orada bir yerlere gömerler beni mezarım bile bilinmez...
Sabah sokağa çıktığımda hiç tanımadığım insanlara selam vereyim bakayım tepkileri ne olacak? Döverler mi, deli mi derler, kafayı mı yedin oğlum, beni nereden tanıyorsun mu derler? Leo Buscaglia vardı yazar her önüne gelene sarılma hastası... Sonra intihar etmişti, bana da mı öyle olur yoksa?
Biraz mezarlıkları gezsem, Karşıyaka Mezarlığında da Cebeci Asride de bir sürü sevdiğim tanıdığım insanlar var, es geçilmeyecek dualardan eksik edilmeyecek. Huzur veriyor bana o mezarlıkların sessizliği, vakarlığı... Dünyanın yaşıyla insan ömrünü karşılaştırdığınızda insan ömrü bir iki dakikalık bir zaman dilimine denk geliyor. Bir bakmışsın varsın bir bakmışsın yoksun. Üç dört nesil önceki dedesinin ismini cismini kim biliyor?
Hani güzellik yarışmasında sorarlar ya ''Elinde bir sihirli değnek olsa o sihirli değnek ile neler yapmak isterdin?'' Klasiktir cevaplar hep ''Dünyaya barış getirirdim, açlığı ortadan kaldırırdım.'' aferin ne güzel, helal size... İyi de bu sene ne kadar zekat verdin acaba hanım abla? Tık yok. Zekat da neymiş, nasıl bir şey o? Yenir mi içilir mi? Kolay yenilmez, içilmez birazcık sahip olduğun maddiyattan Allah rızası için vaz geçilir, birileri ile paylaşılır.
Daha neler var neler içimden geçen Gazze'nin öksüzleri yetimleri, helal size helal hepimize kılımız kıpırdamıyor. On binlerce çocuk öldü, ama bizim çocuklarımız değil ya nasılsa, dert mi bize? İnanın bunun hesabını veremeyebiliriz ahirette bir küçücük beddua bile etmediyseniz zalimlere... İçimden geçiyor ki Rabbim Kahhar ismi celili ile muamele etsin bu zalimlere...