Bakma, bakma. Eskiden
şevkle bazen de dehşetle baktığı o gözlerle bakma… Neden bakıyorsun ki? Hem baktın
da ne oldu? Bir şey mi değişti hayatımda?
İçimde bir fırtına var.
Sen baktıkça alevlenen. E, bakma? Kim bilir bakıyorsun da görebiliyor musun ki?
Sanıyor musun ki o baktığın kişi gördüğün kişi? Velev ki o kişi… Aman, ne önemi
var? Bakma ulan bakma! Gözlerinle beni görüyorsun da anlayabiliyor musun ki?
Elimde bir şey var. Tutuyorum
ya elimde. Eskiden saçlarında gezdirdiğim parmaklarla kavrıyorum o “şey”i.
Tutuyorum, tutuyorum da nereye kadar?
Yüreğim ağrıyor. Evet,
evet kalbim değil yüreğim acıyor. Ağlamıyorum bakma!
Bugünün menüsünde ne
var? E afiyet olacak mı acaba? Sorma, sorma. Yeriz biter sonuçta.
Yalnızım ama mutluyum ulan.
Yalnızlığın senfonisi çalkalanıyor kulaklarımda. Sen de dinle. Hatta ne yapalım
biliyor musun? Gel beraber dinleyelim.
Elinde ne var? Ne
tutuyorsun yine lanet olası ellerinde? Ah
o eller ah… Aslında çok da güzel sayılmazlar. Bana güzel de gözükmüyor değil
tabii ama… yani…
Ah o saçlar… Önde iki tane
perçem. Kıvır kıvır çok güzel. Biri sağda biri de solda. Selam duruyorlar bana.
E ben albay değilim ki ulan?
Sal biraz kendini,
rahatla. Hatta ne yap biliyor musun? Uzan biraz daha bana. Yakınıma yamacıma yanı
başıma.
Gemi var ufukta. Bir
tane bayrak bir tane yelken bir tane... Gözükmez sanma. Ah bu gözler ne gördü
bir bilsen bir anlasan.
Koşma. Koşmasana ulan.
Hem koştun da ne oldu sonuçta. Kalbin hızlı atıyor ya koştukça. Bak sonra
yoruluyorsun da ha. Sonra gelip bana yakınma.
Telefon çalıyor. Kim arıyor
acaba? Bakmadım bile. Hem neden bakacakmışım ki? İstediğim kişi aramadıktan
sonra.
Tutamıyorum artık
kendimi. Üşüyorum da. Kolumdan doğru gelen bir sıcaklık… Aha tam da şimdi ayak
parmaklarımda. Bakma ulan bakma!
His… veya hissizlik. Tutamıyorum.
Göremiyorum. Koklayamıyorum. Hissedemiyorum ulan. Ne yaptın sen bana böyle ya?
Yine görüşecek miyiz
diye sorma. Cevabını bildiğin soruları sorma. Hişt, ağlama!
Yazarın
Sonraki Yazısı