Evvelce…..
Tuttuğum dileğı arıyordum
Kovuğu olmayan çaput ağacı altında
Kızarıp bozarıyordu akşamüstü
Yan gözler utangaç
Adam gibi yalnızdım
Bürümcüklü dizeler yazsam diyordum
Şiirimi uzaktan seven kadına
Sırnaşık şiirler
Boşluk toplayan ellerimde faslı ikindi
Olacağa varacak yolda yürüdüm
Eskiz kağıdıydı zaman
Saç çizdim,rengi kestaneye çalan
Etten kemikten el,elimi tutacak
Düş çizdim üç ihtimalli
Daha neler neler
Sıcacıktı dibi tutar mı diye düşündüğüm duygular
Birer surettik ikimiz de
Sevmek aslı gibiydi
Nasıl da iyi gelmişti
Şimdice…..
Kabul görmemiş duaların
Okuma gözlüğü günler
Köpürgen ayağına taş bağlamış deniz
Gelgit suyunda çırpınıyor dalga
Huzursuz sağa sola dönen geceler
Su yüzünde korkuluklar
Kaçışıyor kan/at sesleri
Kara göründü diye çığlıklanıyor beyazlar
Duygular uyur gezer
Yokluğunu evlat ediniyorum
Velayetini vermiş kadının,
Benimle büyüsün diye
Binlerce kulaç yorgunu
düşkün günümü tutan deniz
El verse diyorum birisi
Bir yan yol arıyorum suda
Bir de Nuh'un gemisi
Sonraca….
Yangın gri
An sandal tütsüsü
Acabalar çığırtkan, kabulleniş takatsiz
Sevmek can havli
Aşk oldukça derinde
Açılmalıyız hallice
Iskarmozlar yerli yerinde
Yarını oyalarken bedeller
Kürek kemiklerimi veriyorum
Çekecekler yerine
Adını sakladığım on tülden
İçimi gösteren deli gömleğim
Bir çareler biçare
dünün son nefesidir bu
Narlar çatlamadan dönse o mevsim
Böyle olsun istememiştim
Dündür yarına gömülen, Kürek kimin elinde,..ilk toprağı kim atacak ?
Demir Mutlugil