Dinin Doğru Yaşanması

Sıla-i rahimi hemen hemen terk etmiş bir Müslüman kesimiz. Hepimizin bir takım nedenleri var. Ya iş yoğunluğu, ya aile içi problemler, yahut karşılıklı çekememezlikler.

Yaşlıları ihmal ediyoruz. Onları kendilerine muhtaç olduğumuz zaman hatırlıyoruz. Evlenip ayrılan çekirdek aile, çocukları büyütürken anne babasına ihtiyaç duyuyor, gezmeye giderken bırakacak bir emin yer olarak görüyorlar onları.

Komşularla ilişkimizi ihtiyaçlar belirliyor. O eski komşuluklar yok artık. Apartmanda kimse kimseyi tanımıyor. Kimse kimseye selam vermiyor. Kimse kimseden bir şey beklemiyor, yahut bir şey isteyemiyor. Oysa komşu komşunun külüne muhtaç. Apartman komşuları sık değiştiği için kimse kimseyi tanımıyor.

Komşuya bir tabak çorba gönderen yok. Herkes en güzel şeyi kendi tüketme peşinde. Yardımlaşma kalkmış. Birbirinin hatırını sorma unutulmuş. Bayramlaşma bile unutulmaya başlamış, bayramlar tatil fırsatı olarak görülmekte.

Hasta ziyaretleri azalmış, hepsi bir yasak savma mertebesine inmiş, ölü taziyeleri telefona indirgenmiş, o bile unutuluyor, ihmal ediliyor artık. Zaman hızla geçiyor. Meşguliyetimiz çok fazla.
O eski sohbet ve muhabbetler yok artık, aile ziyaretleri unutulmuş. Herkes televizyon başında, kimi bilgisayarda internetin sanal dünyasında dostluklar kurmakta. Faceden twettere, oradan instegrama atlıyor, resim paylaşıyor, 140 harfle meramımızı anlatıyoruz. Faceden birini dürtüyor, beğeniler ve paylaşımlarla vaktimizi geçiriyoruz.

Hadi gidelim AVM'lere dışında yerimizden kalkmak istemiyoruz. Eğer sinema alışkanlıklarımız varsa film seçiyoruz, lokantalarda yiyoruz, Kafelerde içiyoruz kahvemizi. Bu gün kendime ne alsam, hangi markadan hangi giysiyi seçsem peşindeyiz. İhtiyacımız olup olmadığına bakmıyoruz.

Bir yazlık alsak, arabamızı yenilesek. Bütün hedefimiz bu. Kitap okumak, araştırma yapmak hak getire. İbadetlerimiz şekilden ibaret. Elimizde cep telefonları ve tabletler. Hayatımız ve dostluklarımız sanal.

Çocuklarımızı erdemli insanlar olarak yetiştirme diye bir meselemiz yok. Onları şımartmaktan ve övüp durmaktan başka işimiz yok.

Dünya Müslümanlarının başına gelenler bizi ilgilendirmiyor. İlgilendirse bile geçici bir ilgi bu. Ucu bize dayandığı zaman isyan ediyor, en ufak bir fedakarlığa yanaşmıyoruz. Daha dün Nazilerin Almanya’da Türklere yaptığını bugün biz Suriyelilere yapmaktan çekinmeyeceğiz neredeyse.

Hayvanları gözetmiyoruz. Sıcak yaz gününde onlara bir yudum suyu bile çok görüyoruz. Neremiz bizim Müslüman Allah'ını seversen. Müslümanlık bu mu? Müslümanlık bu yaşamanın neresinde? Allah'a nasıl hesap vereceğiz? Hiçbir hayırlı işimiz, hiçbir toplumsal hedefimiz yokken kendimize nasıl iyi Müslüman diyebiliyoruz?

Biraz düşünelim ve kendimizi hesaba çekelim artık. Bu gidişe bir dur diyelim. Yanlışın neresinden dönersek kar diyelim. Yeni bir başlangıç yapalım artık.

Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 30.8.2014
( Dinin Doğru Yaşanması başlıklı yazı EDİP GÜL tarafından 28.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu