Onbeş / 15 Temmuz Şehitler Destanı 2.bölüm 9 Erzurumlu Dadaş Oğuzhan Yaşar'ın Hikâyesi


1985 şiiri 

ONBEŞ / 15 TEMMUZ ŞEHİTLER DESTANI 2.Bölüm 9 ERZURUMLU DADAŞ OĞUZHAN YAŞAR'IN HİKÂYESİ

ismail karaosmanoğlu Kimlik Onaylı
   5,0 / 3 kişi ·9 beğenme · 3 yorum · 1240 okunma
ONBEŞ / 15 TEMMUZ ŞEHİTLER DESTANI 2.Bölüm 9 ERZURUMLU DADAŞ OĞUZHAN YAŞAR'IN HİKÂYESİ

ONBEŞ / 15 TEMMUZ ŞEHİTLER DESTANI 2.Bölüm 9 ERZURUMLU DADAŞ OĞUZHAN YAŞAR'IN HİKÂYESİ



ERZURUMLU DADAŞ OĞUZHAN YAŞAR’IN HİKÂYESİ

Erzurumlu Dadaş
Oğuzhan Yaşar
İyi bir dost halis bir dadaş’tı

23 yaşındaydı
Aklı da başındaydı
Kanı deli deli akan
Delikanlı derler ya
İşte tam o yaştaydı
Kanı deli deli akmaktaydı
Gönlü aşkla coşmaktaydı

Alır giderdi başını dağlara doğru bazan
Bahar günleri yaz günleri
Sonbaharı boşlamaz
Kışın da geri kalmazdı
Dağların çocuğuydu o eskiden beri
Ama bir sıkıntı vardı içinde dünden beri
Boylu boslu o yağız delikanlı
Hızlı yaşıyordu sanki fırtınaydı

Askerden yeni gelmişti içi içine sığmıyordu
Neden şehadet şerbeti içmedim içemedim diye yazıklanıyordu
Ama olmuştu olan
Ufacık bir yara bile almadan
Güneydoğudaki o bitmek bilmeyen savaştan
Dönmüştü
Ne şehit ne gazi olmadan
İşte bunun için hayıflanıyordu
Diyordu
Kendi kendine
’Ne nasipsiz adammışım be
Allah sevmiyor beni
İyi kulu saymıyor beni
Nerde kaldı şehitlik
Bir gazilik bile
Bana vermedi’
Eşine dostuna
Şikâyet edip duruyordu
Erzurumluydu halis dadaştı
Nene Hatun soyundandı
Kahramanlık ruhunda fokur fokur kaynayandı

Erzurumlu Dadaş
Oğuzhan Yaşar
İyi bir dost halis bir dadaş’tı
Ankara’ya yerleşmişti askerlik dönüşü
İş bulma umuduyla
Büyük şehir demişti
Çalışana iş vardır orda
Hemşerileri çağırmıştı
Gel sana
İş buluruz burada
Dediklerini yapmışlardı
O’na da iş bulmuşlardı
Asgari ücretti
Olsundu
Helal olsun az olsundu
Zamanla artar demişlerdi
Biraz tecrüben olsun
Olur dedi
Ve geldi
Başladı çalışmaya
Hem ne çalışmak
Sanki savaşıyordu
Helal ettirmek için
Patrondan aldığı asgari ücreti
O akşam annesinin kurduğu sofrada
Yemeğini yemişti iştahsızca
Sofradan kalkmış sırtüstü uzanmıştı çekyatta
Haberleri izliyordu
Onun tek zevki buydu
Akşamı kılmıştı yatsıya az kalmıştı
Yatsıyı eda etse uyuyacaktı
İçinde bir sıkıntı vardı
Bir türlü gitmiyordu
Bir türlü bitmiyordu
Ne zalim sıkıntıydı bu
Anası çay demlemiş
Oğuzhan’a ikram etmişti
Ana bu her şeyi Oğuzhan’dı
Onun için yaşıyor onun için nefes alıyordu
İçerken yudum yudum tavşankanı çayını
Çay boğazında kaldı
Duyunca haberleri TV’den
Boğaz köprüsü kesilmiş tanklarla
F 16’lar tutmuş Ankara semalarını
Kuşatılmış Türk Askerinin kalbi
Hemen dank etti kafasına
Bu bir darbeydi hem nasıl bir darbe
Haince sinsice düşmanca bir darbe
Fırladı annesinin bağırışlarına aldırmadan
Gün bu gündür dedi gece bu gece
Gece dile kolay
Dilde iki hece
Bu gece her şey belli olacak dedi
Ak koyun kara koyun birbirinden ayrılacak
Anne dedi ben duramayacağım
Bu hainler başımızdan aşağı kurşun yağdırırken
Ölüm kusarken hain çete
Milletin kalbi Aksaray vurulurken
Ben duramam duramam burada
Gözüme uyku girmez
Aksaray’ı savunacağım
Orası bizim kalbimiz
Ortaya koymalıyız
Varsa yoksa neyimiz
Orası düşerse her yer düşer
Bu şer güçler kazanmamalı



Erzurumlu Dadaş
Oğuzhan Yaşar
İyi bir dost halis bir dadaş’tı
Güzel bir insan iyi bir vatandaştı
Dürüsttü çalışkandı gözü pek bir kahramandı
Gözünü budaktan sakınmaz bir yiğitti
Vakit bu vakittir dedi
Zaman bu zaman
Haydi, Oğuzhan dedi kendi kendine
İş başa düştü
Vatan gidiyor elden
Vatan elden gidiyorken
Karılar gibi evde oturulmaz

Oğuzhan koştu elinde bayrak
Ay yıldızlı Türk Bayrağı
Rengini şehitlerin kan renginden almış
Gidiyor
Rüzgârlar gibi
Gidiyor fırtınalar gibi
Tek başına bir ordu gibi
Uçar gibi gidiyor
Dörtnala koşan Arap atları gibi
Dürülüyor yollar ayakları altında
Ayakları ayak değil kanattı
Elindeki bayrak değil kefendi
Mübarek Oğuzhan senin benim gibi
Sıradan biri değil Hezarfen’di
Hezarfen Ahmet Çelebi
Kanat takmış
Ankara kalesinden atmıştı kendisini
Başkent’in semalarında
Sanki uçmuyordu
Vuslata kanıyordu
Yârin kollarında
Bu aşkın yollarında
Şehadete koşuyordu
Coşuyordu git gide
Geçtikçe caddelerden sokaklardan
Kanatlı atlılar gibi gidiyordu
Ankara’nın yollarında

Şehadete ermek için yârin kollarında
Milletin gözbebeği
Aksaray’da aldı soluğu
Gökten yağan hain mermilere aldırmadan
Eser yoktu içinde zerre kadar korkudan
Ölmeyecekti geri dönmeyecekti
Savunmadan milletin kalbi olan külliyesini
Kurtarmadan ülkesini hainlerin pençesinden
Püskürtmeden bu kahpe saldırıyı
İçmeyecekti şehadet şerbetini
Aksaray’a varmıştı
Aksaray bombalanıyordu
Bombalar patlıyordu art arda
Halk savunuyordu canı bahasına milletin sarayını
Koşuyordu
Tankların önünü kesiyordu
Durmuyordu
Sanki ölmeye can atıyordu
Tankların üstün çıkıyor
Askere aldatıldıklarını anlatıyordu
Durmadan dinlenmeden yorulmadan
Korkmadan pervasızca atılıyordu tankların üstüne




Erzurumlu Dadaş
Oğuzhan Yaşar
İyi bir dost halis bir dadaş’tı
Güzel bir insan iyi bir vatandaştı
Dürüsttü çalışkandı gözü pek bir kahramandı
Gözünü budaktan sakınmaz bir yiğitti
Vakit bu vakittir dedi
Zaman bu zaman
Haydi, Oğuzhan dedi kendi kendine
İş başa düştü
Vatan gidiyor elden
Vatan elden gidiyorken
Karılar gibi evde oturulmazOğuzhan koştu elinde bayrak
Ay yıldızlı Türk Bayrağı
Rengini şehitlerin kan renginden almış
Gidiyor
Rüzgârlar gibi
Gidiyor fırtınalar gibi
Tek başına bir ordu gibi
Uçar gibi gidiyor
Dörtnala koşan Arap atları gibi
Dürülüyor yollar ayakları altında
Ayakları ayak değil kanattı
Elindeki bayrak değil kefendi
Mübarek Oğuzhan senin benim gibi
Sıradan biri değil Hezarfen’di
Hezarfen Ahmet Çelebi
Kanat takmış
Ankara kalesinden atmıştı kendisini
Başkent’in semalarında
Sanki uçmuyordu
Vuslata kanıyordu
Yârin kollarında
Bu aşkın yollarında
Şehadete koşuyordu
Coşuyordu git gide
Geçtikçe caddelerden sokaklardan
Kanatlı atlılar gibi gidiyordu
Ankara’nın yollarında
Şehadete ermek için yârin kollarında
Milletin gözbebeği
Aksaray’da aldı soluğu
Gökten yağan hain mermilere aldırmadan
Eser yoktu içinde zerre kadar korkudan
Ölmeyecekti geri dönmeyecekti
Savunmadan milletin kalbi olan külliyesini
Kurtarmadan ülkesini hainlerin pençesinden
Püskürtmeden bu kahpe saldırıyı
İçmeyecekti şehadet şerbetini
Aksaray’a varmıştı
Aksaray bombalanıyordu
Bombalar patlıyordu art arda
Halk savunuyordu canı bahasına milletin sarayını
Koşuyordu
Tankların önünü kesiyordu
Durmuyordu
Sanki ölmeye can atıyordu
Tankların üstün çıkıyor
Askere aldatıldıklarını anlatıyordu
Durmadan dinlenmeden yorulmadan
Korkmadan pervasızca atılıyordu tankların üstüne

Ahmet Kemal
( Onbeş / 15 Temmuz Şehitler Destanı 2.bölüm 9 Erzurumlu Dadaş Oğuzhan Yaşar'ın Hikâyesi başlıklı yazı EDİP GÜL tarafından 23.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu