Yapamam

Konak-iskele

Mutlak rejim yap dedi, sevgili doktor
De hele zalım doktor nasıl yapayım
Beni yoldan çıkarır bir yığın faktör
De hele zalım doktor nasıl yapayım?

Sabah bir dilim ekmek, bir gıdım peynir
Öğlen tuzsuz çorbaya dilini değdir
Akşam marulla roka, bu nasıl şeydir
De hele zalım doktor nasıl yapayım?

Mutfağa bir girerim raks eder sarma
Fırında börek pişer, ocakta dolma
Enginar kaş göz eder kolaysa alma
De hele zalım doktor nasıl yapayım?

Kuymak, tereyağında dans eder, yüzer
Pastırma çemen ile kol kola gezer
Yumurta sucuğa ilan-ı aşk eder
De hele zalım doktor nasıl yapayım

Ustam köfteleri döşemiş ateşe
Kamyon gibi döneri geçirmiş şişe
Amcam kebabı gömmüş zevkten dört köşe
De hele zalım doktor nasıl yapayım?

Mantı canavar olur rüyama girer
Makarna atlar üstüme ye beni der
Çiğ köfteler, çerezler uykumdan eder
De hele zalım doktor nasıl yapayım?

Kızartmalar bensizken düştüler hasta
Haşlamalar, incikler topyekün yasta
Tatlılarsa her daim muhtaçtır dosta
De hele zalım doktor nasıl yapayım?

Can anam bayram için baklava yapmış
Gül bacım kadayıfa kaymağı katmış
Bülbül yuvası çoktan şerbete yatmış
De hele zalım doktor nasıl yapayım

Beşinci gün sonunda kafayı yedim
Yaktım tüm gemileri yasağı deldim
Atın ölümü arpadan olsun dedim
De hele zalım doktor nasıl yapayım?

Paça üstüne duble adana yedim
Ardından dört tane lahmacun söyledim
Künefeyi yerken birazcık terledim
De hele zalım doktor nasıl yapayım?

Sadece kırkbeş kilo fazlalığım var
Gömlek biraz sıkar, pantolon azcık dar
O kadarcık kusur kadıda bile var
De hele zalım doktor nasıl yapayım?

Bu yaştan sonra artist olacağım yok
Yiğit semiz olmalı, karnı ise tok
Zafiyetten ölürsem çok ağlarsın çok
De hele zalım doktor nasıl yapayım?

Perhiz rejim olayı bizi çok gerer
Dedem sekseninde bir bütün kuzu yer
Sorun yemede değil, öğütmede der
De hele zalım doktor nasıl yapayım?
Doktor akşam gel de, kavurma yapayım.


Doktor, diyetisyen yada sağlıklı yaşam uzmanı filan değilim ama izninizle konuyla ilgili birkaç kelam edeyim.50 yaşındayım, 20'li yaşlardan beri kilom neredeyse hiç değişmedi. O zamanlar 70 kiloydum, şimdi 72-73.Cips, kola, şeker, çikolata gibi paketli abur cubur şeyler dışında, organik ve kaliteli olmak koşuluyla ne bulursam gömerim.(İmkanı olmayan kardeşlerimizin affına sığınarak yazıyorum, derdim kimseyi özendirmek değil, konu bunları yazmamı gerektirdi) Eti, butu, tereyağı, sucuğu, pastırması, balı, kaymağı, sarması, dolması, mantısı.Siz yemiyorsanız bana gönderin.Kronik rahatsızlığı olanları saymazsak, ipin ucunu kaçırmamak koşuluyla yemekten içmekten zarar gelmez kardeşim.Sıkıntı, düzensiz, ölçüsüz beslenme ve hareketsizlikte.SosyoKültürel olarak iki handikapımız, yemeklerimiz çok yağlı, ağır, sindirimi zor ve maalesef milletçe sporu, hareketi sevmiyoruz.Ondan sonra da, yok o yağlı, bu tuzlu, yok kolesterol yok bilmemne, güzelim yiyecekleri ve yemekleri suçluyoruz.Allah bunca nimeti, diyetisyenler ve orada burada arz-ı endam edip, nerdeyse ekmeğe, suya bile zararlı diyen eblehler köşeyi dönsün diye yaratmadı değil mi? Lütfen, hımbıllığı, tembelliği bırakıp, şu televizyon illetinden, bilgisayardan, cep telefonundan biraz uzak durun, poponuzu kaldırın ve hareket edin.

Yaşıtlarım ve benden büyük olanlar neyse de, daha 18-20 yaşında hayattan bezmiş, adım atmaktan aciz, tembel, ortalıkta ruh gibi dolanan kız ve erkekleri gördükçe afbuyrun tokatlayasım geliyor.Daha ne yaşadınız, ne gördünüz, ne çile çektiniz ki hayat sizi bu kadar yordu?Ana-baba parasıyla, ekmek elden su gölden yaşayıp, kafelerde laklakla, bilgisayar başında oyunla ömür çürütüyorsunuz.Bana 24 saat yetmez, çoğu işim yarım kalırken, haspam kendine yapacak iş bulamıyor, niye geçmiyor bu vakit diyip, sıkıntıdan patlıyor iyimi.Neyse, yaram derin, bu hamur çok su götürür...

Biliyorum, uzattım ama genelde fazla konuşan biri değilim, hoşgörünüze sığınarak, hazır laf yemeden, içmeden, sağlıktan açılmışken, hepimizin çok iyi tanıdığı, bildiği ama nedense fazla kullanılmayan bir bitkiden (tohumu), çörekotundan bahseyim.Üzerine, "ölümden başka her derde, hastalığa şifası vardır" şeklinde hadis olan olağanüstü bir besindir.Siyah susama benzer tohum hali, mide ve bağırsakları düzenler, tansiyonu dengeler, öğütülmüş hali karaciğere(özellikle yağlanma), yağı ise her hastalığa iyi gelir.Çörekotu yağı öyle mucizevidir ki, yeni yeni hayatımıza giren nanoteknoloji gibi çalışır ve iş görür.Mesela mideniz rahatsızlandığında bir mide ilacı alırsınız ve o ilaç başka bir hastalığa iyi gelmez, başınız ağrıyorsa başka ilaç almalısınız.Çörekotu yağı ise tek ve belirli bir hastalığa değil, her türlü hastalığa karşı etkilidir.Vücuda girer girmez, hastalık ne ise ve neredeyse onu bulur ve savaşmaya başlar.(Sizin bile bilmediğiniz hastalıklar dahil)

Sizi kasemle temin ederim, çok ağır ve başka ilaçlarla düzelmeyen hastalıkların, bu yağ ile iyileştiğini, tamamen iyileşmeyenlerde ise hafiflediğini gözümle gördüm, şahit oldum.Diyanette görevli bir yakınım prostat kanseri.İlaçlar, tedaviler, kemoterapiler fayda etmedi.1,5 yıldır, hepsini bıraktı, düzenli olarak çörekotu yağı kullanıyor, elbette kanserden tamamen kurtulamadı ama, ağrısı, sızısı, kalmadı ve işine geri dönebildi. Kullanmak için hasta olmanıza da gerek yok, çünkü kullanımını abartmadıkça hiçbir yan etkisi yok.Ben 20 yıldan fazladır her sabah uyanır uyanmaz bir çay kaşığı yutarım, hiçbir zararını görmediğim gibi, beni dinç ve canlı tutuyor.Çok şükür, ufak tefek grip, soğuk alğınlığı dışında hiçbir hastalık, rahatsızlık geçirmedim.Özellikle kendini yorgun, halsiz, bitkin hissedenler, enerjisi düşük olanlar, ağrısı, sızısı olanlar bir hafta denesin, bana teşekkür edecekler.Ve kabalık olarak adletmezseniz, erkeklerde sperm sayısını ve cinsel isteği, bayanlarda ise gebelik oranı ve olasılığını arttırıyor.Bunları kafamdan uydurmuyorum, uzun yıllardır şifalı bitkiler ve tıbb-ı Nebevi ile yoğun olarak ilgileniyorum, yinede isteyenler araştırmasını yapabilir.(Amman diyim, bu, hasta olanlar ilaçlarını bıraksın, doktora gitmesin, hiçbir şekilde tedavi olmasın, yumulsun çörekotuna şeklinde bir tavsiye değildir, ben de doktor değilim, sakın ha)

Sözün özü, yeisden, gamdan, kederden uzak durun, hayatı, yaşamayı sevin, düzgün ve düzenli beslenin ve illaki hareket edin.Kudret-i Ezeliye, kainatı hareket ve devinim üzerine yaratmış ve kurgulamış.Bu fıtri bir kanun.Hareketsiz hiçbir şey yok.Hücrede elektronlar, protonlar, damarda kan, sular, rüzgarlar, yıldızlar, gezegenler, galaksiler hepsi durmaksızın hareket halinde.İmkanınız olursa, ufak bir taş parçasını mikroskopta inceleyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız.Siz yaradılış fıtratına uymayıp karşı gelir, ölü gibi cansız yaşarsanız (ki, yine Rahmet-i Rahman'ca değişmez bir adetullahtır, teşrii kanunların, yani günahlar ve cürümlerin, ilahi emirlere karşı gelmenin cezası ahirete bırakılırken, tekvini (fıtri) kanunlara aykırı hareket etmenin cezası bu dünyada ve hemen verilir.Ateşe elini uzatırsan yanarsın, buza girersen donarsın, su boğar, yüksekten düşmek öldürür.Çocuk, büyük, deli, veli hatta peygamberler dahil bu kanunlardan muaf değildir.-mucizeler hariç-) ceza olarak 40'ına gelmeden çöker, hayattan bezersiniz, hastalıklar da yakanızı bırakmaz.(Fesubhaneke, men tahayyere fi sun'uhil-ukül. - Akılların, sanatına aciz ve hayran kaldığı zatı takdis ederiz -)

Eskiler boş laf etmez, az öz ama, yerinde ve etkili konuşurlar.Duymamış olanlar bunu da hayatında kural haline getirsin : "Ye yağlıyı içme suyu, koy, yandırırsa yandırsın.Ye tatlıyı iç suyu, koy, dondurursa dondursun".(Midenin asitik dengesi)

Çok konuştum, Cuma'nız hayrola.

( Yapamam başlıklı yazı /Murat/ tarafından 27.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu