Ayna yaptım sırlarımızdan… Buğunu getir yanında
Kalp çizeriz yüzüksüz parmaklarımızla.
Yeller esti yerlerde
Rüzgarlandı eskici çuvalları
Açılıp saçıldı anılar
Her şey çırılçıplaktı
Birisi canım yazdı gözlük camıma
Ellerin geldi aklıma
Kâkülünü düşündü,
Müstehzi kıvrımı dudağımın
Üç kat yufkalandı düşçülü içimin
Tuttum başka hakkı kalmamış kendimi,
Dışım sarardı
Nedenini bilmiyorum,
Ağlayasım da vardı
‘Sil baştan başlamak lazım’
Diye mırıldanıyordu
Bitmiş tüylerinden kanatlar yaptığım dilim
Bütün tüyleri ürperdi,
Vakti azalmış insanların
Bana bir yarın borçlusun diye çığlıklandı
Gecenin körü, topalı
Dilsizi, sağırı
Salıncak sallanıyordu,
Kuş diliyle konuşan çocuklar
Hay aksi…
Hepsi yanlış anladı
Bir çocuk kaşını kaldırdı senin gibi
Gözlerini kocaman açtı diğerleri
Rastgele manzaralarımı sildi
Elma kokulu silgileri
Çıkan sokakları, evleri, ağaçlarımı
Yazgımı
Balkon çiçeklerimi, sarmaşıklarımı
Üç bayraklı iskelemi,
Denizlerimi
Birkaç öcü gönderdim yanlarına,
Silmek üzerelerken dünlerimi
Yani…
İşte…
Ondan…
Anlıyor musun?
Misketlerini unuttu çocuksuluğum,
Yaz odalarında
Elinde, avucunda şiirler
Kambur balina çığlığıydı
Müşkülümün sesi
Bin çuval pirincin taşı
Bir çuval incir
Kurumuş ağaç
Eprimiş kumaş
Ve yaş
Yani…
Şimdi…
Anlıyor musun?
Demir Mutlugil
(
Bin Çuval Pirincin Taşı başlıklı yazı
DemirMUTLUGİL tarafından
4.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.