"Göçtüğün Kervan Değilim"
Alga BABAN
Kaçıyor
zihnimin uçlarından efkarıma tutunan ve
yontulan yargılardan dikilen anıtlar . doğmayan güneş ,doğmayan ses , beni bana
karıştıran nefes, sorgulardan ve sorulardan darağacına çivilenen kafes..! soğuk öpücükler kokluyor ruhumu , bu mızraptan
midır tenden mi, güftelerden dökülen nağmeden mi..? Bilinmez ..bilinmez ki zira
“Göçtüğün Kervan Değilim” ve öyle bir
cinayet ki ellerimle kefenledim zihnimi .
Ahlak
deryasından üzüm şerbetleriyle yıkandım. İnandım ve taptım. Zira dediler ki
yokluktan yaratıldın. Doğdum ,doldum ve kalktım.
Ve
dedim ki ;sen beni yokluktan , ben varlıktan yaşattım .
Oysa,
Bilgelerin göğsünden süzülen berrak nehirlerin pak ve ulu çocukları gibiydim.
Ben kudüs Topraklarında yetişen limon
ağaçlarının kokusunun gölgesiydim. Ve ben yalnızlığının mabedinin kıblesiydim.
Ben ki Nil ırmağından akan Musa Peygamberin beşiğiydim..
Toprağım
bir sen gibi , mukaddes ve mukadder ,
hangi felek dayanır ki buna , Ey bunu yaşatan kader. Ben “Göçtüğün Kervan
Değilim” zira ellerimle kefenledim zihnimi. Artık ne acı kaldı ne elem nede
keder . Çendan onlarda artık ölüler pazarından , gömüye götürüldüler.
Sus
diyorlar bana susamıyorum..! Bazen “susma..!” diyorlar bana . Neden..?”
diyorum. O meşhur slogan yankılanıyor kulaklarımda .
Peki
ya zihnimi dolduran efkarımın gördüğü rüyalar ..Rüyalarda ki “Ben”i kuşatan
hülyalar. Bir hançer gibi göğsümün göğüne doğan kavgalar,kargaşlar ve
karanlıklar Nuh tufanı gibiyim ..Kalmak mı, gitmek mi yoksa Ulu dağların doruklarına
göçmek mi...
Hangisi
Ya Rabbi..! Ölmek mi..?
Bi-kesin
,kesi, ve bi-canın canı senden değil miydi canlara can katan Ve canana can veren dest-i kudret dergahı ..!;
sen
değil miydin..?
Düşünceler
, sorgular .. haşa seni soruşturmaktan bile korkuyorlar, öyle ki ömürlerece tene giren ruhlar ,
hürriyetlerinden bile titriyorlar.
Ancak
anlıyorum. Sen sınırsız ,mualla ve ihata edici ,ben nakıs ,nan/kör ve yok
edici..
Değil
miydi ki Cebrail’i ,Dostun Halil İbrahim geri çevirdi ,tam kuruldu cehennem İbrahim Öldü denildi.
Diyorum
ki Toprağım hasta ve toprağım yasta. Öyle bir el değmeli ki beni topraklarımda yaşatsa .
.
Ahlak
deryasında üzüm şerbetleriyle yıkandığım anıları hatırlatsa.
Farkındayım
.. ..futursuzum ve kaba ancak satırlarımın
ruhundan sızan hüznün başı ağrıyor ve migren fazına tutuldu. Belki haberin bile
yok haşa Allah..Allah unutuldu...
Öyle
ki söylenecek çok ..çok şeyler var ancak trafiğe dikkatli çıkmak gerekiyor. Zira bazen edep
, nazdan evvel geliyor.
Gönlümün
kıblegahında hiç susmayan sevgili. Kıbleler değişiyor. Yeter ki sen anılma . gel
gör ki senden öte ne yurt kaldıne belde artık kalsakta olur kalmasak da bu
tende .
Ki
ey yolcu ondandır bu naz ve isyanım ben “Göçtüğün Kervan Değilim” zira kendi
ellerimle kefenledim zihnimi.. çünkü ben
yürekten yaş alırım
Erkam
Yıldırım
Yazarın
Önceki Yazısı