Chp Nasıl İktidar Olur?
Demokrat Eğirdir Gazetesinin 28/08/2007 tarih ve 9159 sayılı nüshasında yayınlanan Abuzettin MESMURSUZ imzalı yazıya(!) mesmurlu bir cevap vermek istiyorum. Benim için bu duyarlı bir vatandaş olarak görevim olmalı.
Bay mesmursuz senin çalıştığın kurumda bende benzerlerin tarafından devamlı horlanarak görev yapmış biriyim. Ben emekliyim ve şu anda hiçbir siyasi partiye üyeliğim yok, olmayı da, avukatlığını yapmayı da düşünmüyorum. Yetmiş kusur yaşında siyah bir tel saçı olmayan biri olarak hâlâ yeterli tecrübe sahibi olmadığınıza üzüldüm. Benim yediğim kazıklar yetti de. Bazıları kazıklanmamış sağ kulağının ardını gösterir ama benim orasını da hallettiler. Belki siz o kazıklardan yemediğinizden, hiç bir yerinize dokunulmadığından, hep asil vatandaş olarak yaşayıp sütün sulu kısmından değil de kaymaklı kısmından yediğinizden haberiniz olmamıştır.
Öncelikle şu tüyler ürperten soyadınızı değiştiriniz. Bu millet mesmursuzluk yapanları sevmez ve hiç unutmaz. İnsanlar ne çektiyse mesmursuzlardan çekmedi mi? Siz demeseniz bile yazdıklarınızdan bunu anlarlardı zaten.
Bir defaya mahsus 22/07/2007 seçiminden önce özürlü bir vatandaşımıza (Allah korusun) “Kime oy vereceğini” sordum. Filan parti dedi. Biraz takıldım, “Şuna ver” diye ama mıh dedi nuh demedi. Yani bütün vatandaşlarımızın dağdaki çobanlar dahil kimsenin iki gözünden bir şey kaçmıyor, herkes uyanmış. Siz hâlâ 1938-1950 yılları arası başından balyoz eksik edilmeyen vatandaşlarımızı arıyorsunuz ama köprünün altından çok sular geçti. O günlerin zülmünü yaşayanlar yaşadıklarını anlatırken ciğerleri gözüküyordu.
Şimdi sayıları oldukça azaldı. Siz o zamanki yağı, tuzu şekeri hiç eksilmeyen, sıcakta soğukta gıda kuyruğu beklemeyen, azarlanmayan mutlu azınlıktansanız, yani babanız o günlerde muhtarlık falan yaptıysa bunu bilemezsiniz. Ya geri kalmışsınız ya da çok ileri gitmişsiniz. Belki ben sizin seviyenize çıkamam ama siz ve sizin gibilerin halkın seviyesine çıkması gerektiğine inanıyorum.
Bizler 1973 yılı şeker kıtlığında Eğirdir’de bir CHP li stokçudan toz şeker alabilmek için mecburi bozuk para on bir lira yirmi beş kuruş elde buz üstünde, kış soğuğunda saatlerce beklediğimizi, 1979 da yazın sıcağında mazot kuyruğunda “Bu eller size oy verdi” deyip vatandaşın eline çekiç vurduğunu gördüğümüzü unutmadık. Ne dersiniz? Ama siz bunları hiç yaşamamışsınızdır değil mi?
Millete “İllet” gözüyle bakılmaması gerekir. Mahkeme duvarı bir surattaki keçi sakalıyla, elde puro sigarayla değil, gülümseyen bir yüzle halka bakılmalıdır. Halkın ortak değerlerine önem verilmeli, camide, bayramda, okulda, piknikte, şölenlerde onlarla beraber olunmalıdır. Büyüklük taslanmamalıdır. Büyük olan milletin iradesidir. Onlara tepeden bakılmamalıdır. Bazen rast gele evine varılıp, hali hatırı sorulmalıdır. Herkes herkesi zaten bilirdir ama yorum yapmazdır. Devamlı eleştirmekle bir yere varılmaz. Eleştiriden çok öneri getirilmelidir.
Meselâ size iki adet göz nurumla hazırladığım şiir kitabı verdim. Bir kuru teşekkürden başka ne yaptınız? Maddi yardım mı teklif ettiniz? Telefon edip (Beğenmemiş olsanız bile) kutlamanız gerekmez miydi? Emeğe saygılı olmak gerekmez miydi? Benim bildiğim “Sosyal demokratlar” kültürlüdür ama ne yazık ki fazlasıyla sizde de kaybolmuş. Siz halktan uzaklaştıkça, halk da sizden uzaklaştı. Halkın gözünden kaçmamaktadır kimin mesmurlu, kimin mesmursuz olduğunu çok iyi bilir. Esas cahil yazar ve şair geçinenlerle boynu kravatlı olanlar, bizler olduk, halk uyandı artık.
Şiir kitaplarımın dağıtımında beş yıldızdı psikopat biri bile sizden bazılarının yaptığını yapmadı.
Şimdi sıraladığınız sebepleri hiç okumayanların okuması için aynen yazarak sırasıyla cevaplarını ve size tavsiyelerimi yazmak istiyorum
1-.Partinizin kapısına bir nazar boncuğu, bir at nalı, bir baş soğan, bir baş sarımsak asınız. Merdivenlerden çıkarken tek tek basınız. Sarımsak uğur sayılır, koklayan parti kapsından giremeden oracıkta bayılır.
Merdivenlerden tek tek çıkılması dışında doğru söz yok. Siz aydın insansınız, bunlar hurafedir, onlardan medet bekleyen kâfir olur. Müslüman olan inanmaz. İslâmiyet’te hiç bir şey uğurlu değildir. Her şey Allah’ın bilgisi ve izniyle olur. Merdivenleri hızlı çıkan çıktığı gibi düşer ya da çıkarken ayakları basamaklara takılabilir, düşebilir. Bunlardan ancak sizin gibi kimliğinde Müslüman yazan fakat ayet ve hadisten haberi olmayanlar medet umarlar.
2-Cuma namazlarını kaçırmayınız. Namazın yarısını Hacı Bayram Cami’inde, yarısını Kocatepe Cami’inde kılınız. Mümkünse namaz bitmeden özel uçağınızla İstanbul Sultanahmet Cami’ine yetişiniz.
Müslüman olanın Cuma namazlarını kaçırmaması gerekir. Farzı imamla kıldıktan sonra diğer sünnetleri mecburiyet olsa da olmasa da isteğine bağlı ikindi namazına kadar istediği yerde kılabilir. Sosyal demokratlar genelde Kur’an-ı Kerim’in mealini ve Diyanet’in İslâm ilmihalini mutlaka okumuştur, acaba siz okumadınız mı? Bana inanmadığınız takdirde bilerek günah işlemeyen bir müftü bulursanız ona da sorabilirsiniz.
3-Partinizin bahçesine sarı gül dikmeyiniz. Dikenleri oranıza buranıza batar.
Hiçbir partide demokrasi olmadığı gibi sizde de demek ki yok. Demokrasiyi önce kurumunuza getiriniz. Sarı gül’ü Amerika alternatif olarak hazırladı. Tutmayınca Erkan’ı denedi. Oda tutmayınca yine bahçenize sarı gül ekti. Elinizdeyse engel olunuz. Mümkün değil.
4-Eşlerinizin başlarına birer türban takınız. Sonra çaktırmadan çevrenize bakınız.
Türbanın hangi ayetlere göre takılması gerektiğini sizin gibi aydınlar çok daha iyi bilir. Başa güzel bağlanırsa türbandır. Çıkınca bez parçasıdır. Takanların çoğu kurala uygun takmadığı gibi ayet ve hadisini de bilmezler. Türbanın beyine zararı yoktur. Önemli olan beyindir. Siz tamamen soyunduğunuzda veya tam giyindiğinizde bir değişiklik oluyor mu? Giyiminizdeki değişiklik beyninizi de değiştiriyor mu? Yani çıplakken çağdaş, resmi giyinince gerici mi oluyorsunuz? Ben denedim, kendimde bir değişiklik olmadığını gördüm. Yaptığım araştırmada açık bayanların çoğu hangi ayetlere göre örtünülmesi gerektiğini çok iyi biliyorlar.
5-Birer tespih, takke, ibrik ve birer çift takunya edininiz.
Müslüman olanların bunları yanında taşımasında bir sakınca yoktur. Değilse gerekli değildir. Bunları gerçekten Müslüman olmayanlar taşısa da bunu halk çok iyi bilir. Sizin o horladığınız insanlar kimin gerçek Müslüman kimin münafık kiminde kâfir olduğunu çok iyi bilir.
6-ABD ile iyi geçinmeye bakınız. Bush’u görünce selâmı çakınız.
1986 yılına kadar Amerika düşmanı ve sonra Amerika dostu bir sosyal demokrat başbakanın Bill Clington karşısında nasıl esas duruşta durduğunu, yanlış ceket düğmelediğini millet unutmuş değil. Komşumuz Suriye’den getiremediğimiz bölücü başını Kenya’dan şartlı olarak paketleyip Amerika bize vermedi mi? Bedeli olarak sosyal demokratlar iktidar olmadı mı? Demek ki ülkemizde iktidara gelmenin ilk şartı o olmuş, sizde gidiniz, halen geç kalmış sayılmazsınız.
7-Tam bağımsızlık lafı falan etmeyiniz. Bush’a “Emriniz olur efem!” deyiniz.
Biz Atatürk’le tam bağımsızlığa kavuşmadık mı? Siz derslerde hep öğle anlatmadınız mı? Yalan mıydı? Sizler iyi anlatamadığınız için dünyaya hâkim olan Amerika’nın sözü çoğu ülkelere geçmiyor mu? İstediği gibi ülkelerde at oynatmıyor mu? yine ipin ucu senin gibilere varıyor beyim.
8-Partiye girerken önce sağ ayağınızı atınız. Gece istihareye yatınız. Sabah barajları, garajları satınız.
Müslüman olan herkes her yere (WC hariç) sağ ayakla girmelidir. İşi için istihare ve istişare yapabilir. Neresi ayıp? İstihare ve istişare yapılan işlerin sonunda pişman olunmaz. Herkes birbiriyle samimiyetine ölçüsünde konuştuğuna göre kulda Allah ile samimiyetine göre Allah’tan ilham ya da rüya yoluyla bilgi alabilir.
9-Şehit cenazelerinde ön safta durunuz. Hedefi tam 12 den vurunuz.
Şehit cenazelerinde propaganda yapanlar hedefi 12 den vuramadı, bence yanlış teşhis. Dalga geçmek olur. Halk kendisiyle dalga geçenleri affetmez.
10-Seçim yenilginizi zafer kazanmış gibi gösteriniz. Özeleştiri yapmayınız. Yenilginizin suçunu başkalarına atınız.
11-Yönetim kurulu üyelerinizi Japon yapıştırıcısı ile birbirine yapıştırınız. Muhaliflerinizi birbiri ile kapıştırınız.
12-Partinize girmek isteyen gençleri sille tokat dışarı atınız. Ortalığı birbirine katınız.
10-11-12 soruların cevabı aynı: Gerçek sosyal demokratlar bunları yapmaz. Demek ki kim veya kimler yaptıysa hepsi kokuşmuş.
Tepeden tırnağa bir parmak kalınlığında tuzlayın belki geçer, kana karışmamışsa. Ama ne yapsanız bence fayda etmeyecek. Başınızda, kuyruğunuzda çok kokuşmuş. Bu liderlerin geleceğini bilseydi ne Dursun ÖNKUZU, nede Mahir ÇAYAN ölmezdi. Onlar başını kaldırıp mezarından baksa uğruna öldüklerinin suratına tükürür.
13-Gece aynaya bakmayınız, tırnak kesmeyiniz.
Müslüman olmayanlar için geçerli. Müslüman olan bunları yapabilir, günah değildir. Sadece yemek vb. ri kapların içine kaçarsa ve mideye giderse tırnakları eritmeyeceği için güçlü bir korku olsun diye böyle denmiş olmalı. Gözünüz görüyorsa ne zaman olursa olsun her tırnağınıza besmele çekerek kesip basılmayacak bir yere atınız.
14-Üzerinizdeki ağırlığa karşı bir kurşun döktürünüz.
Kişi veya kişilerin psikolojine faydası olur, bir deneyin. Denemekte fayda vardır. Ne kaybedeceksiniz. Bedava tecrübe sahibi olursunuz. Bence koca karı ifrasası. İnanmıyorsanız bile yapınız. Nazara faydası olabilir. Tabi dua ile yapılırsa ve Allah kabul ederse ağırlık veren nazarınız geçebilir. Her şeyin başı dua ve o duayı yapacak ağız lazım. Bende dua var ama onu hakkıyla yapacak ağız yok. O ağız sizde de yok. Çünkü soyadınız bile mesmursuz. Doktora giderken bile psikoloji olarak inanmak lazım değil mi? Değilse en bilgili doktordan bile fayda bulamaz insan.
15-Her gün bir ölçü davul tozu ile iki ölçü minare gölgesini havanda dövüp yutunuz. Üzerine bir bardak su içiniz. Siyasi kabızlığa iyi gelir.
Bence iktidarsızlığınızın esas sebebi bu kabızlığınız ve hazımsızlığınız olmalı. Minare tozuyla değil, minareden okunanla ilgilenin lütfen. Günde beş defa “Haydin kurtuluşa” diyor ya. Siz kurtulmak istemeyenlerden misiniz? Bir doktora görünün toplu halde, ishal ilacı kullanın. Ya da birinin şiirini okuyun, yargılanın, meclisten kaçmayın. Nisan da kaçtınız, “Yeni meclis seçsin” dediniz, yeni meclisten yine kaçtınız, olur mu? Ben sosyal demokratları kendimden daha dürüst bilirdim. Ama onlarda bizim gibi, hatta bizden daha fazla asimilasyona uğramışlar. Doğrusu sizinde çoğunuz aslını kaybetmiş durumda değil mi?
16-Ek raporu daha sonra sunacağım. Tamam. Onu da okur değerlendiririz.
Benim önerilerime gelince: Bu ülkede Dursun ÖNKUZU da, Mahir ÇAYAN da ve binlerce isimsiz gençlerde boşa öldü. İkisi ve çoğu genç de sınıflarında birinci idi. Onları ve bizi o günlerde boğuşturanlar Ankara’da aynı binada komşu idiler. O günde bu günde malı götürüyorlar. Ölenlerin öldüğü yanına kâr kaldı. Arayan soranları mı var? Aslında onların hedefleri aynıydı ama zeki ve lider oldukları için birilerinin ayak oyununa geldiler. İstikballeri karardı, genç yaşta toprak oldular.
Sizinle tartışma, kavga etme taraftarı değilim. Bu vatan hepimizin! Sana da bana da fazlasıyla yeter. Zaten ömürlerimizin hası gitti, pası kaldı. İkimizin de beş yılda bir insan sanıp kapısını çalıp, oy istiyorlar. Başka zaman neredesin diyen yok. Bana öyle ya, sizi arayıp soran varsa siz devam edin. Ben dostluktan yanayım. Ülkemin bir Filistin veya Irak olmasını istemiyorum. Kurşun ayrım yapmıyor. Ayırsa mücadeleye varım. Ama gel bizler dost olalım, bizi görenlerde sarılır birbirine.
Bu fıkrayı bilirsinizdir, bir gün yılan adamın çocuğunu sokup öldürmüş. Adamda yılanın kuyruğunu kırmış. Sonra adam dost olmayı teklif ettiğinde yılan “Sende evlat, bende kuyruk acısı oldukça dost olamayız” demiş. Bilmem anlata bildim mi?
Şimdi insanlar sandıklar açılmaya başladığında kendi partisinde, sandıklar yarı olunca yani sonuç tahmin olmaya başlayınca iktidar partisinde. Gel bizde evrimleşelim, çağ atlayalı ip değil.
Siyaset siyasi partilerin ve partililerin işi! Politika iki yüzlülük değil mi? Buda bize yakışmaz üstat.
Size karşı mesmursuzluk ettimse özür dilerim. Okuma zahmetinde bulunduğunuz için teşekkür eder başarılar dilerim.
Dursun Yeşil – 01.09.2007
(
Chp Nasıl İktidar Olur? başlıklı yazı
dursun-yesil tarafından
22.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.