anlamazdan gelmelerin
yalancı cennetler vaadindedir
ağıza hapis sözler
belini bükmüş iki lafın,
velhasıl
apaçık ortadayız,
ucunu kıvırdığımız yerinde sevdanın
sus orucunda dilimiz yırtık
hardır uykusuz yanları gecelerimizin,
ah-u zardır
yedi cihanda kıyamettir aşk artık
aynı göğün öyküsüdür bu
canı cehenneme şehirlerde
kan/terdir tur dağının sırtları
tufandır senimin sonrası
su taşkınlarıyımdır mecrasız
zaman yığınlarıyım alacakaranlık,
yürük yaylaklarında
mukaddesim ol artık
açma göğünün kapaklarını
yağma ayrılığını tövbeme
bak denizlerim kızıl
ve eline asa ayrılıklar
bölme ...
bölme sevdamı ikiye
tekleşsin
altı çizilen hiçbir şey
kimseyi istemeyen canım,
bekleşsin
iki denizim birleşsin
Anahisin fısıltısıdır kaval sesleri
muhayyelimde
arzularımın göğsü güvercin
elma dağını delen nakkaşım,
diyar-ı saadette
keşiş büyülerine külüm
sabah çiyine gerdanlık
bilirim ki,
adın kulağına ezandır gün doğumlarımın
adım sırattır
bilirim ki hükmüm yok
baht gülüşlerine
gününe ahım artık
eyvahım
kaç ummanlık feryatsın
kuyumda Yusuf ararken Züleyha
kaç asra uzanır yokluğun,
sesine rüzgar susan
sokul eflatun günbatımlarıma
gözyaşı taşırken saba
efkarı incinsin yok şehirlerimin
kim bakar ki gözlerine böyle deli
kim düşünür ki bunca seni
çalının ateşiyim hâlâ
dağlarının böğürtleni
kaçacak yeriyim,
gözü aydın hüzünlerinin
dilinden düşeniyim
şiirime sığdırdığım alemlerinin
düş tutulmasıyım
hicran ertesiyim iklimsiz yağmurların
saçak buzuyum adına değmiş akşamların
yaşanması anlamsız bomboşun,
sözüm onasıyım
kül içeresiyim bir avuç sözün
deli saçmasıyım
Dipnot;
*Anahis afrodite aşık Truvalı
bir çobandır
Demir Mutlugil