Bir masa kurduk, üstü sözlerle dolu,
Mevlâna dedi: "Ne olursan ol, yine gel,"
Shakespeare fısıldadı kulağa: "Olmak ya da olmamak,"
Ve Goethe ekledi: "Işığa doğru, daima ileri."
Dostoyevski baktı derin bir kederle,
"İnsanı insan eden acılarıdır," dedi,
Kafka bir böcek misali kıvrandı kenarda,
"Bu dünya bize göre değil," diye mırıldandı.
Nazım Hikmet umutla doğruldu,
"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür,"
Orhan Veli denize açılan bir şiirle,
"İstanbul’u dinliyorum," dedi ürpererek.
Brecht sahneye çıktı, bir oyun sundu,
"Sorgulamayan bir halk, karanlıkta kaybolur,"
Sartre varoluşun derdine düştü,
"Özgürsün, ama sorumluluğun da var," dedi.
Bu masa hiç dağılmasın, hep dolu kalsın,
Her sözü bir yıldız gibi göğe asalım,
Bir gün biz de yeni satırlar ekleriz,
Bilgelik sofrasında yerimiz hazır olsun.
Mesut Can der ki Kalemle yazılır en tatlı sözler,
Gönülden çıkarsa değeri özler.
Bilgiyle yoğrulmaz kuru kelam,
Önce anla, sonra çöz der.
M.C.
(
Bilgelik Sofrası başlıklı yazı
mesut-can tarafından
2/24/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.