Kur’an’ın kavram dünyasında, "resul" ve "nebi" terimlerinin sıkça yer aldığı görülmektedir. Ancak bu iki terimin anlamları ve aralarındaki farklar hem geleneksel İslam yorumlarında hem de modern dönemde tartışma konusu olmuştur. Geleneksel meallerde genellikle her iki kavram da "peygamber" veya "elçi" olarak çevrilmiş, aralarındaki ince farklar göz ardı edilmiştir. Bu makalede, Kur’an’dan örnekler ışığında, resul ve nebi terimlerinin anlamları, görevleri ve aralarındaki temel farklar ele alınacaktır.
Resul ve Nebi Kelimelerinin Kökeni ve Anlamı
1. Nebi:
Köken: Nebi kelimesi, nebe (haber) kökünden türemiştir. "Haberci" , "Haber getiren" veya "bilgi veren" anlamına gelir.
Görevi: Nebi, Allah’ın insanlara vahiy yoluyla ilettiği haberleri tebliğ eden kişidir. Bu haberler, Allah’ın varlığı, birliği, ahiret, ibadetler gibi temel inanç esaslarıdır. Nebiler, bu haberlerin toplandığı ilahi kitaplarla da donatılmıştır. Örneğin, Nebimiz İsa’ya İncil, Nebimiz Muhammed’e ise Kur’an verilmiştir.
Kur’an’da Sad Suresi 67. ayet bu durumu destekler:
> "De: 'O, büyük bir haberdir."
2. Resul:
Köken: Resul kelimesi, risl kökünden türeyip “yumuşaklıkla göndermek” anlamına gelir. Bu kökten türeyen irsâl fiili, bir şeyi yönlendirme, gönderme anlamlarını taşır. Resul, mesajı ekleme ve çıkarma yapmaksızın ileten kişidir.
Görevi: Resul, Allah’tan aldığı mesajı insanlara aktaran ve vahiyleri tebliğ eden bir elçidir. Ancak, resullerin kitap alması zorunlu değildir. Resuller, kendilerinden önce gelen nebilerin getirdiği kitapları insanlara öğretir ve uygular.
Resul ve Nebi Arasındaki Temel Farklar
1. Kur’an, tüm nebilerin aynı zamanda resul olduğunu ancak her resulün nebi olmadığını ifade eder. Bunun temel nedeni, resullerin kitap sahibi olmayabileceğidir. Örneğin, Musa hem resul hem nebi idi çünkü kendisine Tevrat'ın ilk beş bölümü indirilmiştir. Ancak, Musa’dan sonra gelen resuller, Tevrat’ın ilk beş bölümünü tebliğ etmişlerdir ve kitap sahibi olmamışlardır. Sonrasında gelen nebiler kitap sahibi olmuşlardır. Kur’an’da resul ve nebi arasındaki bu ayrım, insanlara vahiylerin iletilmesi ve bu vahiylerin kitap olarak iletilip iletilmediğiyle ilgilidir.
2. Kitap Almak:
Nebiler: Allah’tan vahiy yoluyla kitap alırlar. Kur’an’da Musa, İsa, Nuh ve Muhammed nebiler olarak geçer.
Resuller: Nebilerin getirdiği kitapları tebliğ eder, ancak kendilerine yeni bir kitap indirilmez.
Örnek:
Musa’ya Tevrat'ın ilk beş bölümü verilmişken verilmişken, Musa’dan sonra gelen resuller bu beş bölümle amel etmişlerdir. Sonrasında gelen nebilere kitaplar verilmiştir.  
3. Vahiy Alan ve Aktaranlar:
Nebi, ilahi haberlerin doğrudan muhatabıdır.
Resul, bu haberleri topluma ulaştıran bir görevli konumundadır. Vahyi alır ve insanlara iletir.
Kur’an’da Resul ve Nebi Kavramlarının Kullanımı
1. Nuh ve Salih Örneği:
Kur’an’da Nuh nebi olarak tanımlanır.
“Ve hani biz nebilerden söz almıştık. Senden, ve Nuh'tan, ve İbrahim'de ve Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan onlardan sapasağlam söz almıştık. ” (Ahzab Suresi 7. ayet)
Ancak Nuh’un hangi kitabı aldığı Kur’an’da belirtilmemiştir. 
Salih'eyse Kur'an'da elçi denilmektedir. Nebi denilmemektedir.
“Hani kardeşleri Salih onlara korunmaz mısınız? demişti. Gerçekten ben sizin için güvenilir bir Resul'üm (Şuara Suresi 142,143. ayetler) 
2. Yasin Suresi Örneği:
Yasin Suresi’nde bir kasabaya gönderilen üç resulün aynı dönemde görev yaptıkları anlatılmaktadır:
> “Biz onlara ikisini göndermiştik, onları yalanladılar. Biz de üçüncüyle destekledik. Dediler ki: Biz size gönderilen elçileriz.” (Yasin Suresi 14. ayet)
Bu ayette, üç resulün aynı anda bir topluma gönderildiği belirtilir. Ancak bu resullerin kitap almadığı, yalnızca tebliğ görevini yerine getirdikleri anlaşılmaktadır.
3. Kur'an'da Açıkça Nebilere Kitap Verildiğinin Geçmesi:
Bakara Suresi 213. ayetinde insanların başta bir tek ümmet olduğu sonrasında Allah'ın nebileri müjdeci ve uyarıcılar olarak gönderdiği ve anlaşmazlığa düştükleri şeylerde insanlar arasında hükmetmeleri için onlarla birlikte kitap indirildiği geçmektedir:
>" İnsanlar bir tek ümmetti. Sonra Tanrı nebileri müjdeci ve uyarıcılar olarak gönderdi. Ve anlaşmazlığa düştükleri şeylerde insanlar arasında hükmetmesi için onlarla beraber kitabı indirdi. Ve kendilerine açık deliller geldikten sonra aralarındaki haksızlık nedeniyle onda ayrılığa düştüler. Tanrı iman edenleri düştükleri ayrılıktan doğru yola iletti. Ve Tanrı dilediği kimseyi doğru yola iletir."(Bakara Suresi 213. ayet)
Peygamber, Elçi ve Kur’an’ın Orijinal Terminolojisi
Geleneksel çevirilerde kullanılan "peygamber" ve "elçi" kelimeleri, resul ve nebi kavramlarını doğru bir şekilde yansıtmamaktadır. Peygamber kelimesi Farsça kökenlidir ve Kur’an’da yer almaz. Aynı şekilde, elçi kelimesi de Türkçe bir karşılıktır ve Arapça orijinal metinde bulunmamaktadır. Bu nedenle, Kur’an’ın orijinal terminolojisine sadık kalarak resul ve nebi ayrımını doğru anlamak önemlidir. Farsçadaki "پیغمبر" (peyğamber) kelimesi, Arapçadaki "نبی" (nebi) kelimesiyle aynı anlamı taşır. Farsça kelimenin kökeni, "peygam" (mesaj) ve "ber" (taşıyan) kelimelerinin birleşiminden gelir. Yani, "peygamber" kelimesi "mesajı taşıyan kişi" olarak açıklanabilir. Kur’an, resul ve nebi terimlerini farklı görev ve misyonları ifade etmek için kullanır. Nebiler, Allah’tan doğrudan kitap alan peygamberlerdir ve tüm nebiler aynı zamanda resuldür. Ancak resuller, ilahi kitap almaksızın nebilerin getirdiği vahyi tebliğ eden elçilerdir. Kur’an’ın mesajlarını doğru anlamak için bu ayrımı göz önünde bulundurmak, yanlış anlamalardan ve geleneksel yorumların etkisinden kurtulmayı sağlar. Resul ve nebi kavramlarının dilbilimsel ve semantik analizleri, Kur’an’ın ilahi mesajının daha iyi kavranmasına yardımcı olur.
Resul ve Nebi Kavramlarının Günümüzdeki Anlamı
Resul ve nebi arasındaki bu farklar, İslam düşüncesinde zamanla yanlış tanımlanmış Eşariler resulün kitap verilen kişi olduğunu nebinin kitap almadığını iddia etmişler ancak Azîzuddîn en-Nesefî tarafından sistematik hâle getirilmiş ve daha sonra özellikle İbn Teymiyye gibiler tarafından savunulmasıyla birlikte bu şekilde kabul edilerek günümüze kadar getirilmiş ve günümüzde dahi bu şekilde kabul eden kişiler çoğunluktadır. Ancak, can almakla görevli meleklere "resul" denildiği ve Lut’a gelen meleklere de "resul" denildiği göz ardı edilmiştir. Eğer her resulün kitap alması gerektiği kabul edilseydi, can almakla görevli meleklerin de kitap alması gerektiği düşünülürdü. Oysa Allah, Kur’an’da hem insanlardan hem de meleklerden resuller olduğunu belirtmiştir.
"Tanrı'ya karşı yalan uydurandan ya da O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Kitaptan nasipleri onlara erişir. Nihayet Resullerimiz canlarını alırken Tanrı'dan başkasına yalvarmış olduklarınız nerede? diyecekler. Ve kendi aleyhlerine kendilerinin kâfirler olduklarına şahidlik edip bizden sapıp kayboldular derler." (Araf Suresi 37. ayet) 
"Allah; meleklerden ve insanlardan Resuller seçer. Şüphesiz Tanrı işitendir, görendir." (Hac Suresi 75. ayet) 
Metni kabul etmeyenlere şu soruları sormak istiyorum: 
1. Yasin Suresi’ndeki Üç Resul:
 Yasin Suresi’ndeki üç resule aynı anda mı kitap verildi? 
2. Melek Resuller: 
Kendisine kitap verilen resul, kitap verilmeyen nebiyse can almakla görevli meleklere kitap verildikten sonra mı can alıyorlar ve Lut'a gelen meleklere kitap mı verildi ki onlara resul deniliyor? Ayrıca Allah insanlardan ve meleklerden resul vardır demektedir. Bu meleklere kitap mı veriliyor? 
3. İslam’da Geleneksel Çeviri Sorunu: Nebimiz Muhammed'e ait olduğu iddia edilen hadislerde Kur’an kavramlarını doğru anlama ve aktarma konusunda bir yöntem veya ölçüt sunulmuş mudur. “Resul” ve “nebi” terimlerinin çevirilerde genelleştirilmesi, iddia edilen hadislerin uyarılarıyla çelişir mi?
 4. Bakara Suresi 213. Ayet: Bakara Suresi 213. ayetinde nebilere kitap verildiği belirtilmesine rağmen nebi kitap verilen değildir. Resul'e kitap verilmiştir demek Allah'ın sözünü inkâr etmek olur mu olmaz mı? 
( Resul Ve Nebi Kavramlarının Kurandaki Anlam Ve Farklılıkları Üzerine başlıklı yazı muhammed-ridvan-kaya tarafından 15.03.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu