Kur’an, Allah’ın insanlara yol göstermek için gönderdiği son ilahi mesajdır. Bu mesaj, Nebimiz Muhammed aracılığıyla insanlara iletilmiş ve insanlığın rehberi olmuştur. Kur’an’da sıkça geçen “Allah’a ve elçisine itaat edin” ifadeleri, mezhepçi yaklaşımlar tarafından farklı yorumlanmış hatta yanlış bir şekilde dinin iki ayrı otoriteye dayandığı iddia edilmiştir. Bu yazıda, “elçiye itaat” kavramının Kur’an’daki gerçek anlamını inceleyecek ve bu kavramın mezhepçi yaklaşımlar tarafından nasıl saptırıldığını ele alacağız.Elçiye İtaat: Kur’an’a İtaat Etmek
Kur’an’daki “Allah’a ve elçisine itaat edin” ifadeleri (örneğin, Nisa Suresi 80) incelendiğinde elçiye itaatin onun kişisel görüşlerine veya vahiy dışında koyduğu hükümlere itaat etmek anlamına gelmediği açıktır. Elçiye itaat onun Allah’tan aldığı mesajı insanlara iletmesi nedeniyle Allah’ın mesajına itaat etmekle eşdeğerdir. Bu nedenle Allah ve elçi iki ayrı kaynak değil tek bir kaynağı işaret eder: Allah’ın mesajı olan Kur’an.
Nisa Suresi 80’de Allah şöyle buyurur:
“Kim Elçiye itaat ederse, Tanrı'ya itaat etmiş olur...”
Bu ayet, elçiye itaatin temelini açık bir şekilde ortaya koymaktadır: Elçi, Allah’ın vahyini insanlara ileten kişidir ve elçiye itaat, doğrudan Allah’a itaattir. Burada, elçinin Allah’tan bağımsız bir hüküm koyucu olmadığı net bir şekilde ifade edilmektedir. Elçiye itaat, Allah’ın göndermiş olduğu mesaja, yani Kur’an’a uymaktır. Aksi takdirde haşa elçiyi Allah'a kabul etmek gerekir. Gerçekte Elçinin şahsında Allah'a davet var. Allah'a davetse onun göndermiş olduğu Kur'an'a uymakla olur.
Kur’an, elçilerin görevini net bir şekilde tanımlamaktadır: Elçiler, Allah’tan aldıkları mesajı insanlara ileten kişilerdir. Örneğin, Araf Suresi 157’de şöyle buyrulmaktadır:
“Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları kendilerine iyiliği emreden ve kendilerini kötülükten meneden ve onlara temiz şeyleri helal kılan kötü ve çirkin şeyleri haram kılan o ümmi elçi nebiye uyarlar. Öyle ki onlar üzerinden ağırlıkları ve prangaları kaldırıp atar. Ona inananlar, ona saygı gösterenler ve ona yardım edenler ve onunla beraber indirilene nura uyanlar işte onlar felaha erenlerdir.”
Bu ayetten anlaşıldığı üzere, elçi nebiye verilen mesajı tebliğ eder mesajın sahibi değil, onu ileten kişidir. Dolayısıyla, elçiye uymak, nebinin getirdiği mesaja uymak anlamına gelir.
Kur’an, yalnızca Allah’ın hüküm koyucu olduğunu defalarca kez vurgular. Örneğin, En’am Suresi 114’te şu buyrulmaktadır:
“Ve O size kitabı açıklanmış olarak indirmişken Tanrı'dan başka hakem mi arayayım?
Bu ayet, hüküm koyma yetkisinin yalnızca Allah’a ait olduğunu açıkça belirtir. Allah, insanlara yol gösterici olarak Kur’an’ı göndermiştir. Elçiye itaat, Kur’an’a itaat etmekle eşdeğerdir ve Allah’ın hükümleri dışında herhangi bir otoritenin kabul edilmesi, Kur’an’ın temel mesajına aykırıdır.
Mezhepçi anlayış, “Allah’a ve Resulüne itaat edin” ayetlerini, dinin iki ayrı otoriteye dayandığını göstermek için kullanmaktadır. Bu anlayış, dinimizi, Allah ve Nebimiz Muhammed'in ortak bir yapımı gibi göstermeye çalışmaktadır. Oysa bu yaklaşım, Kur’an’ın açıkça reddettiği bir sapmadır. Kur’an, din adına yalnızca Allah’ın hükümlerinin geçerli olduğunu ve elçinin de bu hükümleri insanlara ileten bir aracı olduğunu belirtir.
Kur’an’da geçen “elçiye itaat edin” ifadeleri, yalnızca Allah’ın mesajı olan Kur’an’a uymak anlamına gelir. Allah ve elçi iki ayrı otorite değildir; elçiye uymak, nebiye verilen kitaba elçinin tebliği durumunda uymak demektir. Kur’an’ın tek kaynak olarak kabul edilmesi, hem Allah’a hem de O’nun elçisine itaatin temelini oluşturur. Din adına hüküm koyma yetkisi yalnızca Allah’a aittir ve Kur’an, bu hükümlerin rehberi olarak insanlığa indirilmiştir. Mezhepçi yaklaşımların, ayetleri bağlamından kopararak farklı anlamlar yüklemesi, Kur’an’ın mesajını saptırmaktadır. Bu nedenle, Kur’an’ı tek rehber olarak kabul etmek ve diğer tüm otoriteleri reddetmek, gerçek İslam’a uygun bir duruştur.
Elçiye itaatin hadislere uymak olduğunu iddia eden kişilere şu soruları sormak istiyorum:
1) Ey iman edenler Tanrı'ya ve elçiye ve sizden olan buyruk sahiplerine itaat edin. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz onu Tanrı'ya ve elçiye götürün. Eğer Tanrı'ya ve ahiret gününe inanıyorsanız bu daha hayırlıdır ve sonuç bakımından daha güzeldir.” (Nisa Suresi, 4:59)
Bu ayet gereği anlaşmazlığa düşülen konu Allah'a ve elçiye götürülmelidir. Peki Elçiye itaat Kur'an'a uymakla olmuyorsa gidip haşa Allah'la yüz yüze mi göruşeceksiniz?
2) Niçin Elçiye itaat geçen ayetlerde mutlaka Allah'a itaat geçiyor?
3) “Kim Elçiye itaat ederse, Tanrı'ya itaat etmiş olur...”(Nisa Suresi 80. ayet)
Bu ayet gereği elçiye itaat Allah'ın sözü Kur'an'dan farklı bir şeyse haşa Elçi Allah mı oluyor?
4) “Ve O size kitabı açıklanmış olarak indirmişken Tanrı'dan başka hakem mi arayayım?"(En'am Suresi 114. ayet)
Ayetinde Nebimiz Muhammed dahi Allah size kitabı açıklanmış olarak indirmişken ben ondan başka hakem aramam diyor. Bu durumda bu ayet sonradan mı Kur'an'a dahil oldu?
(
Kur’an’da “Elçiye İtaat Edin” Ayetlerinin Anlamı: Tek Kaynak Kur’an başlıklı yazı
muhammed-ridvan-kaya tarafından
16.03.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.