Arkadaşlarımız uzak doğu seyahati ayarlayınca turların birisinden, bizde hanımdan izin alıp onlara hayır diyemedik. Gideceğimiz Ülkenin Tayland olması da ayrı bir heyecan katacaktı illaki gezimize... Tabi öncesinde de biraz araştırma yapmamız bizim menfaatimizeydi... Nasıl bir ülke ada mı yarım ada mı, halkı nasıl, ne yerler ne içerler nelerle geçinirler bunları kabataslakta olsa bilmemiz, seyahatimizde bize yardımcı olacaktı...

Hep kulağımıza gelirdi özellikle açık saçıklığın çok olduğu, diğer bir deyişle seks turizmi dedikleri olayın ülkede çok yaygın olduğu söylenirdi. Giden arkadaşların anlattıklarından kulağımıza gelirdi... Tabi ki böyle şeylere evli erkekler olarak meylimizin olması düşünülemezdi, her ne kadar hanımlarımız yanımızda olmasa da, tenezzül edecek insanlar değildik, ben de arkadaşlarımda...

İşlemlerimizi tamamladıktan sonra harekat zamanı gelip çatmıştı. Aklımdan geçen bir iki saate varırız düşüncesi, bir de incelemeye gelince öyle olmadığını sekiz dokuz saat süren bir uçak yolculuğu sonrası oraya gidileceğini öğrenmiş olduk. Ben, Tuğrul, Şevket ve Atakan... Bayağı uzakmış yahu! Biz hareket etmeden benim hanım da uyardı bizleri ''Bakın orada yiyecek içecek durumları uzak doğuya göre, buradan giderken biraz paketlenmiş gıdalar alın sonra aç maç kalırsınız buraya da beş on kilo vermiş olarak dönersiniz. Diyeyim size.''

Ne aç kalması yahu diye düşündük tabi biz, ben ve arkadaşlarım. Ne olacak sanki orada da illaki bir tavuk dönercisi ya da et dönercisi,  o da olmadı bir kumpirci, o da olmadı bir çorbacı, ev yemekleri yapan bir lokanta filan illaki bulurduk. Ne gerek var, diye düşündük ve de yanımıza hiç bir kuru gıda almadık tabiatıyla...

Uzun bir yolculuktan sonra Bangkok'a indik. Allah var güzel karşıladılar bizi havaalanında da olsun otelde olsun Taylandlı arkadaşlarımız. Çok güler yüzlüler gerçekten. Doğunun geneli böyle zaten Japonlar filanda böyle... Otelimize yerleştikten sonra ertesi gün acıktık da biraz çıkalım biraz bir şeyler yiyelim kendimize gelelim dedik. Harıl harıl sokaklarda tavuk dönercisi, et dönercisi, o da olmadı çorbacı arıyoruz. O kadar gezdik o kadar gezdik ki ayaklarımıza kara sular indi neredeyse... Aç bilaç geziyoruz Tayland sokaklarında... Gözlerimizin feri, dizlerimizin dermanı kalmadı... Arkadaşlardan biri dedi ki ''Oğlum bu böyle olmayacak dalalım bir lokantaya artık kısmet önümüze ne gelirse mideye indirelim hem bakarsın Tayland yemekleri de belki fena değildir, ne biliyoruz, en azından şansımızı denemiş oluruz.''

Yine arkadaşlardan birisi ''Oğlum biz Müslümanız, koyun eti dana eti diye bize domuz etini çakı çakıvermesinler.'' Evet bunu düşünmeliydik. Başka birisi ''Sorarız oğlum dedi İngilizce domuz eti olup olmadığını. Bunların hepsi İngilizce de bilir.'' Ben de katıldım tartışmaya ''Tabi oğlum sorarız Atakan'ın dediği gibi domuz istemeyiz bize koyun ya da dana etinden bir şeyler getir deriz, ne olacak.''

Baktık menülerine fiyatlar gayet makul dolar bazında bile... Ama tanımadığımız yemekler Tayland Mutfağına has. Baktık isimlerine hepimiz birer tane yemek söyledik. Çok hızlılar hemen geldi yemekler, hemen yumulduk. Baştan pek de lezzetliydi gerçekten. ''Ben dedim size oğlum fena da değil buranın yemekleri, neymiş o ta oradan kuru gıda filan getirecekmişiz yok artık.''

Sohbet ede ede yavaş yavaş yemeklerimizi yedik, o anda pek de güzeldi... Her şey yolundaydı. Lokantadan çıktıktan sonra arkadaşlara bir şeyler olmaya başladı. Kiminin midesi bulanmaya, kimi kusmaya, kiminin tansiyonu tavan yapmaya başlayınca şaşırdık kaldık. Arkadaşlara döndüm ''Oğlum hep beraber hastaneye gidelim.'' taksinin birine binip ''Bizi en yakında ki hastaneye at kardeş.'' dedik İngilizce... Alışmış adamlar Allah'tan hepsi biliyor bebelerden en büyüklerine kadar İngilizce... Adam gidiyor bastı gaza ''Dur ulan dedim ters yönden gidiyorsun.'' Arkadaşın biri dürttü beni ''Birader burada da İngilizler gibi soldan akar trafik.'' Haaaa anladım!

Neyse uzatmayalım sağlık kuruluşlarından birisine vardık. Adamlar hemen bizi müşahede altına aldılar. Doktorlar hemşireler gerçekten çok ilgilendiler hele de Türk olduğumuzu öğrenince daha da bir alakadar oldular... Tam o sırada benim hanımın lafları geldi aklıma ''Bak oraya Uzak Doğu'ya gidiyorsunuz buradan kuru gıdalardan biraz alın götürün ne olur ne olmaz.''

Epey ilgilendiler bizimle geçmiş gün. Onların ilgi ve yakınlıklarını unutamam Allah var halkı da doktor ve hemşireleri de sıcak kanlıydılar... Size buradan naçizane tavsiyelerde bulunayım da bizim düştüğümüz hatalara siz düşmeyin emi. Uzak doğunun hangi ülkesine gidecekseniz oranın yemek kültürünü mutlaka iyi bir incelemeden geçirmeden oralara gitmeye kalkmayın sonra bizim düştüğümüz durumların bir benzerlerine sizde düşersiniz... Ah Hanımcığım ah! Ne kadar haklıymışsın, bir daha mı, senin sözünü dinlemeden çıkar mıyım tatile...
( Ben Söylemiştim başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 6/27/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu