Makale / Eğitim Makaleleri

Eklenme Tarihi : 23.10.2025
Okunma Sayısı : 165
Yorum Sayısı : 0
Türkiye'de üniversite tercihi süreci, her yıl milyonlarca öğrenci ve aileyi derinden etkileyen kritik bir dönemdir. Bu süreçte rehber öğretmenlerin rolü tartışmalı bir hal almış, tercih danışmanlığı kavramı ise toplumda ve uygulayıcılar arasında farklı anlamlar kazanmıştır. Zira Türkiye'de toplumun büyük çoğunluğu tercih danışmanlığını "isabetli tercih listesi hazırlama" hizmeti olarak algılamaktadır. Bu beklenti, öğrencinin yerleşeceği en iyi programları matematiksel kesinlikle tahmin edebilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu algı, hem mesleki etik açısından hem de teknik olarak sorunludur. Rehber öğretmenlerin bir kısmı bu durumun farkındadır ve tercih danışmanlığı yapmak istememektedir. Gerekçeleri ise haklıdır: Bu alanda özel bir eğitim almamış olmalarıdır. Ancak paradoksal olarak, tercih danışmanlığı yapan rehber öğretmenlerin hepsi bu hizmeti sunacak teknik donanımdan yoksundur. İsabetli tercih listesi hazırlamak, temelde bir veri bilimi ve istatistik problemidir. Bu alan için gereken yetkinlikler şunları içerir:
- Büyük veri analizi becerisi
- İstatistiksel modelleme bilgisi
- Makine öğrenmesi algoritmaları anlayışı
- Geçmiş yıl verilerinin çok değişkenli analizi
- Trend tahminleme ve öngörü modelleme
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık lisans programlarının müfredatı bu becerileri kazandıracak şekilde tasarlanmamıştır. Dolayısıyla, rehber öğretmenlerden matematiksel kesinlikle isabetli liste hazırlamasını beklemek, bir cerrahtan uçak tasarlamasını istemek kadar mantıksızdır.
Tercih danışmanlığı yapan rehber öğretmenler şu yaklaşımı kullanmaktadır:
“Sıralamanızın %75'i kadar yukarıdan hayal bölümler yazın. Sıralamanızı 0.9 ve 1.1 ile çarpıp orta tercih aralığını belirleyin. Son tercihlerde sıralamanızın 1.5 ila 2 katı aralığındaki bölümleri yazın.”
Bu yaklaşımlar, istatistiksel olarak hiçbir bilimsel temele dayanmamaktadır. Gerçekte bunlar, yazı tura atmak veya fal açmak kadar rastlantısaldır.
Sistem değişkenliğine uyum sağlayamaz: 2022 öncesi ve sonrası koşulların farklı olması, bu yaklaşımın zaaflarını ortaya çıkarmıştır. 2022 yılına kadar YKS sisteminde taban puan barajları bulunuyordu. Bu durum, kontenjanları boş kalan programların varlığını garanti ediyordu. "Kumar usulü" yaklaşım bu ortamda kısmen işe yarıyordu çünkü:
- Düşük puanlı öğrenciler için mutlaka yerleşebilecekleri boş kontenjanlar vardı.
- Aşırı risk alan öğrenciler bile sistem içinde bir yere tutunabiliyordu.
2022'de barajın kaldırılmasıyla birlikte oyunun kuralları değişti:
- Tüm kontenjanlar dolmaya başladı. 
- Taban puanlar çok daha değişken hale geldi. 
- Önceki yıl verileri güvenilirliğini kaybetti. 
- "Garanti" tercih kavramı anlamsızlaştı. 
2022'den bu yana, isabetli tercih listesi hazırlayamayan danışmanların sürekli bahane ürettiği gözlemlenmektedir:
- "Bu yıl sistem çok değişkendi"
- "Öğrenciler beklenmedik tercihler yaptı"
- "Yeni açılan bölümler dengelerimizi bozdu"
- "Pandemi sonrası normalleşme etkisi var"
- "Kontenjanlar azaltıldı."
Bu mazeretlerin ortak noktası, sistemin öngörülemez olduğunu 1 yıllık veriler üzerinden kumar oynayarak tercih listesi yazılamayacağını kabul etmek yerine, her seferinde "istisnai" koşulların yaşandığını iddia etmektir. 2026 YKS tercihlerinde yeni bir tuzak öğrencileri bekliyor: Sonucu görece kötü olan öğrencilere, "düşük kapatacak" varsayılan bölümler önerilecek. Ancak bu bölümler özellikle Kütahya Dumlupınar Üniversitesi meyve ve sebze işlemeciliği gibi 2025 yılında açılan bölümler beklenmedik şekilde yüksek taban puanlarla kapatacaktır. Öte yandan, yeni açılacak bölümler gerçekten düşük puanlarla yerleşmeye açık olacaktır.  
Bu durum, veri bilimi perspektifiyle öngörülebilir bir olgudur:
- Yeni bölümler henüz itibar kazanmamıştır.  
- Öğrenciler tanımadıkları programlara mesafeli yaklaşır.  
- Danışmanlar sıralaması belli olan bölümleri tercih listelerine dahil ederler.  
- İlk yıl taban puanlar genelde düşük olur. 
- Takip eden yıllarda taban puanlar yükselir.  
Toplumda yaygın inanç: "Kazanmak her şeyden önemlidir." Ancak bu inancın sınırları var mıdır? "Kazanmak bu kadar önemliyse, çocuğunuzu öldürebilir misiniz?" Elbette kimse bunu yapamaz. Bu örnek, şunu göstermek için kullanılmıştır: Her kazanma aynı değerde değildir. Yanlış bölümü kazanmak, kazanmamaktan daha zararlı olabilir:
- İlgisiz bir alanda okuyan öğrenci mutsuz olur. 
- Mezuniyet sonrası meslek tatmini düşük olur. 
- Kariyer değişikliği için ek zaman ve kaynak harcanır. 
- Psikolojik maliyetler ağır olabilir. 
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık disiplininin temel görevi, öğrencinin kendini tanımasına yardımcı olmak ve ilgi ve yeteneklerine uygun yönlendirmeler yapmaktır. Bu, isabetli tercih listesi hazırlamaktan temelde farklıdır:
İsabetli liste yaklaşımı:
- Odak: Yerleşme olasılığı
- Yöntem: İstatistiksel tahmin
- İlgili Alan: Veri Bilimi Ve Analitiği 
- Sonuç: Bir yere yerleşmek
İlgi-yetenek yaklaşımı:
- Odak: Öğrencinin potansiyeli ve mutluluğu
- Yöntem: Psikolojik değerlendirme ve danışmanlık
- İlgili Alan: Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
- Sonuç: Doğru alana yönelmek
Holland Mesleki Kişilik Tipleri gibi "kağıt üstündeki testler" sınırlı değer taşır. Bunun nedenleri:
1. Statik değerlendirme: Bir anın fotoğrafını çeker, gelişimi göstermez
2. Kültürel uyarlama sorunları: Batı toplumları için geliştirilmiş, Türk gençliği için sınırlı geçerlik
3. Sosyal beğenirlik etkisi: Öğrenciler "olması gerektiğini" düşündükleri cevapları verir
4. Bağlamsal faktörlerin ihmalı: Aile baskısı, ekonomik koşullar dikkate alınmaz
Tercih sürecinin dönüştürülmesi için radikal bir öneri:
Öğrenciler, tercih etmeyi düşündükleri bölümlerde kısa süreli (2-5 gün) gönüllü staj yapmalıdır.
Bu yaklaşımın faydaları:
- Gerçekçi beklentiler: Bölümün günlük gerçekliğini görmek, idealize edilmiş imajları kırar. 
- Erken keşif: Yanlış tercihi dört yıl okuduktan sonra değil, önceden fark etmek
- Öz farkındalık: "Bu bana uyuyor mu?" sorusuna deneyimsel cevap
- Ağ oluşturma: İlgili alandaki insanlarla tanışma fırsatı
Bu model için altyapı gereklilikleri:
- Üniversitelerin stajyer öğrenci kabul etmesi
- Lise son sınıf müfredatında esneklik
- Ulaşım ve konaklama destekleri
- Koordinasyon mekanizmaları
 Rehber Öğretmenlerin Rolünün Yeniden Tanımlanması
İki farklı grup rehber öğretmen ortaya çıkmıştır:
Grup 1: Tercih danışmanlığı yapmak istemeyenler
- Bu grup, eğitim almadıklarını kabul ediyor. 
- Dürüst ve namuslu yaklaşım sergiliyorlar. 
- Önerilen rol: İlgi-yetenek keşfi danışmanlığı yapmalılar
- Liste hazırlama sorumluluğundan uzak durmalılar
- Psikolojik destek ve öz farkındalık süreçlerine odaklanmalılar
Grup 2: İsabetli liste hazırladığını iddia edenler
- Teknik yetkinlik olmadan hizmet sunuyorlar. 
- Dolandırıcıdırlar umutları çalarlar.  
- Önerilen yaklaşım: Uzak durulmalı veya hizmetleri sınırlı güvenle değerlendirilmeli
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık lisans programları şu değişiklikleri yapmalı:
1. Veri okuryazarlığı dersleri
2. Meslek analizi atölyeleri: Farklı kariyerlerin gerçekçi tanıtımı
3. Deneyimsel öğrenme: Öğretmen adayları için saha çalışmaları
4. Etik vaka çalışmaları: Tercih danışmanlığında etik ikilemler
5. Teknoloji entegrasyonu: Dijital araçları etkin kullanma
Bir insan 30 yaşına gelince olgun bir şekilde düşünür. Bu gözlem, gelişim psikolojisi literatürüyle uyumludur:
- 18-25 yaş: Kimlik keşfi, dış etkilere açıklık
- 25-30 yaş: Gerçekçi öz değerlendirme, uzun vadeli planlama
- 30+ yaş: Olgun perspektif, tecrübeye dayalı kararlar
18 yaşında tercih yapan öğrenciler:
- Ailenin telkinlerinden etkilenir. 
- "Ataması olsun, iş garantisi olsun" gibi dış motivasyonlarla hareket eder. 
- Kendi ilgi ve yeteneklerini tam keşfedememiş olabilir.  
- Uzun vadeli kariyer tatminini değerlendirmekte zorlanır.  
Bu gerçek, tercih danışmanlığının neden daha derin bir süreç olması gerektiğini gösterir.
Tüm bölümlerde hem kamuda hem de özelde iş imkanı azalmaktadır. Bu durum, birkaç gerçeği yansıtır:
1. Kamuda istihdam daralması: Kamu personel alımları kısıtlanıyor.  
2. Özel sektörde dönüşüm: Dijitalleşme ve otomasyon bazı meslekleri ortadan kaldırıyor. 
3. Eğitim-istihdam uyumsuzluğu: Üniversiteler piyasa ihtiyacından bağımsız hareket ediyor
4. Mezun fazlalığı: Her alanda arz talep dengesizliği var
Bu koşullarda, "garantili atama" vaadi üzerine kurulu tercih stratejileri yanıltıcıdır. Öğrenciler, meslek güvencesinden çok uyum yeteneği ve sürekli öğrenme becerilerini geliştirmeye odaklanmalıdır. Atanıp göreve başlayanlar bile işlerinden memnun değildir. Bunun nedenleri:
- Yanlış motivasyonla seçim: "Ataması var" diye seçilmiş, sevilerek değil
- Gerçek ile beklenti farkı: İş hayatının gündelik rutini hayal kırıklığı oluşturur. 
- İç motivasyon eksikliği: Dışsal ödüllerle (maaş, güvence) motive olan kişi uzun vadede mutsuz olur
Bu durum, ilgi ve yetenek odaklı tercih yapmanın önemini bir kez daha vurgular.
- Geçmiş yıl verileri doğru analiz edilirse
- Sistem değişiklikleri (kontenjan artışları, yeni bölümler) takip edilirse
- Demografik trendler (öğrenci sayısı değişimleri) hesaba katılırsa
Tahmin değil, hesaplama yapılabilir.
Ancak bu bir rehber öğretmenden beklenemeyecek bir teknokratik beceridir. İsabetli liste hazırladığını iddia eden rehber öğretmenler dolandırıcıdır. Bu durum, aslında bir etik ihlali tanımlar: 
Dolandırıcılık unsurları:
- Olmayan bir yetkinliği varmış gibi göstermek
- Kesin sonuç vaadi vermek (isabetli liste)
- Karşılığında ücret almak veya itibar kazanmak
- Gerçekte kumar usulü yazı tura atar gibi liste yazmak
Bu tespit abartılı görünse de, mesleki etik açısından ciddi bir soruna işaret eder. Tıp etiğinde primum non nocere (önce zarar verme) ilkesi vardır. Psikolojik danışmanlıkta da benzer ilke geçerlidir:
Yapamadığın şeyi yapabileceğini iddia etme. Eğer yapacaksan, zararı minimuma indir.
 Çözüm Önerileri: Sistematik Yaklaşım
Kısa Vadeli (1-2 yıl)
1. Şeffaflık: Rehber öğretmenler, ne yapabildiklerini ve ne yapamadıklarını açıkça belirtmeli
2. Eğitim materyalleri: Öğrenciler ve aileler için "gerçekçi tercih beklentileri" rehberleri hazırlanmalı
3. Danışmanlık sınırları: Liste hazırlama, danışmanlıktan ayrı bir hizmet olarak sunulmalı
4. Veri erişimi: En az 3-4 yıllık geçmiş yıl verileri, herkesin kullanabileceği şekilde açık kaynak olarak yayınlanmalı
Orta Vadeli (3-5 yıl)
1. Lisans reform: PDR programlarına veri analizi ve kariyer psikolojisi dersleri eklenmeli
2. Hizmet içi eğitim: Görevdeki rehber öğretmenler için yoğunlaştırılmış sertifika programları
3. İşbirliği modelleri: Okullarda veri analisti-rehber öğretmen ekipleri oluşturulmalı
4. Deneyimsel tercih: Pilot okullarda "yerinde keşif" programları başlatılmalı
Uzun Vadeli (5+ yıl)
1. Sistem dönüşümü: Tercih sistemi, tek seferlik sınav-tercih modelinden çıkarılmalı
2. Esnek geçişler: Üniversiteler arası ve bölümler arası geçiş kolaylaştırılmalı
3. Yaşam boyu öğrenme: Kariyer değişimi ve yeniden eğitim normalleştirilmeli
4. Mezuniyet sonrası takip: Bölümlerin gerçek istihdam ve memnuniyet verileri şeffaflaştırılmalı
Tercih danışmanlığı krizi, aslında daha derin bir sistemik sorunun belirtisidir: 
Eğitim sistemimiz, öğrenciyi merkeze almak yerine, sınavı merkeze alıyor. Gerçek çözüm, "daha iyi kumar" oynamak değil, kumardan vazgeçmektir. Bu şu anlama gelir:
- İsabetli liste obsesyonundan doğru yönelim anlayışına geçiş
- Yerleşme garantisi kaygısından kişisel uyum önceliğine geçiş
- Kısa vadeli kazanım (bir yere yerleşmek) yerine uzun vadeli tatmin (doğru kariyerde olmak)
Tercih danışmanlığı yapmak istemeyen rehber öğretmenler sınırlarını bilen profesyonellerdir.  Sınırlarını bilen profesyoneller en güvenilir profesyonellerdir.  Üniversite tercihi, bir insan hayatının önemli kırılma noktalarından biridir. Bu süreçte öğrencilere sunulması gereken asıl hizmet, yerleşme matematiği değil, öz farkındalık yolculuğudur. İsabetli liste yazmak veri bilimcilerin işi olsun. Rehber öğretmenler, öğrencinin kim olduğunu keşfetmesine yardımcı olsun. Bu rol ayrımı netleştiğinde, hem öğrenciler kazanır, hem de mesleki etik korunmuş olur.
( Tercih Danışmanlığında Gerçek Yetkinlik Sistemin Eleştirisi Ve Çözüm Önerileri başlıklı yazı muhammed-ridvan-kaya tarafından 23.10.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu