Çayla seni birlikte yad etmemi yadırgasa da bilmeyenler, çayımın duru rengi gözlerini çağrıştırır hep. Çayın buğusunda, buğulu bakışlarını hayal ederim. Demlikle semaverin ünsiyetine imrenirim. Çaya attığım şekerle erir, bal rengi gözlerine hasret yüreğim. Hasretin demi çayımın demiyle hem dem; lakin ben sana hasretim. Hasret, siyah bir gül bağrımda açan. Sen bir cerensin hep benden kaçan.


Hayal hayal el edersin bana uzaklardan. Gam denizinde, su alan bir sandalda çabalayıp dururum; iklimine ulaşamam. Sen dahil, bu hâlimi kimselere anlatamam.
Sen, başımdaki en güzel efkâr, yüreğimdeki har söküp atamam. Bana gülümsersin buğulu camların ardından. Hasret mızrabı yüreğimin bam telinde, mızrap senin elinde... Buğulu gözlerinin gölgesi yüreğimde...


Uzaklarda olsan da çayımın buğusu gönlümün kuğususun. Billûr gözelerden gönlüme dolan dupduru susun. Doyamadığım uykusun mahmur bakışlarda. Hasret dağısın yüreğimde, yazlarda kışlarda. Çayımdaki damak buran tatsın. Bunalan kalbime imbatsın. Işıksın içimi aydınlatan, gözlerimi ışıtan. Okyanussun ruhumu ruhuna katan.



“Demlediğin çay gibi içimde buğu buğu.
Doldurursun şavkınla içimdeki boşluğu.”
İ.K
Seni hatırlatır bardaktaki zarafet. Sen her hâlinle incelik, her tavrınla asalet. Bardağı tutuşundaki güzellik ve narin parmakların süsler hayalimi hep, ey peri suret, ey afet! Bazen, gülüşünü harmanlarım çayımın demiyle, her yudumda içime dolarsın. İçimde kandil olursun ışıl ışıl. Yokluğunla gözlerimde solarsın. Çayımdaki dem,gönlümdeki gam,gözlerimdeki nemsin daima.uçma gönlümün dallarından güvercin bakışlım,hayallerimden olsun kaçma. Bulutsan, bir ben ıslanmalıyım yağmurlarında.



Saçlarını çözersen ya parmaklarınla tara ya dalgalansın bir sancak gibi ruhumun rüzgârında. Başka ne el ne nefes değmesin saçlarına. Çayını yalnız benimle yudumla. Buğusu karışsın çaylarımızın, ellerin avuçlarımda. Ellerimi öksüz bırakma. Hep tebessüm et bana, çayımın buğusunda hayalde olsa… Dokun kuruyan dudaklarıma elif parmaklarınla. Nefaset ol, en zarif hâlinle çayıma. Hep sen tüt çayımın buğusunda…

" Yudum yudum seni çerim çay diye.
Buğulu bakışlarına dalarım ay diye.
İçimdeki gölde yüzen nazlı kuğusun.
Sensin sevda otağında bana hediye."
İ.K
İşte böyle çay güzeli . Bir çığ misali gönlüme düşeli, semaverin harı nefesin, kulağımda çınlar tatlı sesin. Demliğin derunundan bardağıma dökülen doyumsuz efsanesin.
Çayımın demindeki ıtır, gönül sayfamda satır, kırmadığım hatır, ifşa edemediğim sırsın. Sevda adına devran, güzellik tüten asırsın. Kim ne derse desin, sen çayımın buğusu olarak kalmalısın....

Ankara,23.06.2010





( Çayımın Buğusu başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 23.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu