Efendim ,hep söyleriz,yazarız çalakalem.
Okuyan da var ,kızan da susar mı elalem.

Şiir söyledik,küpümüzde ne varsa bitti.
Bazan oldu yandı kül oldu,bazan tüttü.

Aşıklık özümde ben sussam o söyler.
Saza küslüğüm var bu sıralar beyler.

Manzumdu sözlerim ben beni bildim bileli.
Ondandır belki,hani var ya yaşamım çileli.

Bir ara nesre meylettim ,üçbeş kelamlık.
Yazardım ,söylerdim haremlik selamlık.

Önce kendimi anlattım bir YALAN içinde.
Sonra BABAM`ı sekseninden sonra kalan içinde.

Derken bir perimiz vardı ,PERİ M DELİ Mİ dedim
KATİL`i henüz birkaç gün önce yeni bitirdim.

Bir sabah uyandım ,zavallı ,yaralı bir kuş.
SABAHLAR GÜZELDİR,hayata kısa bir bakış.

Şimdi önümde yeni bir konu,yeni ufuklar.
CIBILLARIN KÖR YUSUF,belki de sizi sıkar.

O nedenledir ki manzum söylerim bu öyküyü.
Sanılmasın ,düşen yaprak gibi anlatırım her şeyi.

Cıbıl derler bir yağız delikanlı baş aktör.
Belki de onu kahraman yapan yaşadığı dekor.

Üstü başı yırtık,yamalı...Kimsesiz kalmış.
Tek varı belki de hayalleri kalmış...

Delikanlı olur da yüreğinde olmaz mı biri.
Ayırmışlar sevdiğinden ,gömmüşler diri diri.

Şimdi İstanbulu mekan eylemiş bizim cıbıl.
Uyanık hem de köprü altında üretir akıl.
Kör yusuf köyüne küsüp gideli.
Geçmişti hayat hem de çileli.

Beş dönüm tarlaya bakar üç kişi.
Amelelik, o da bulursa köyde işi.

Çoğu geceler aç yattı tokum dedi.
Garibim aç kaldı,kuru ekmek yedi.

Bir anne,bir de kardeş var ele bakımlı.
Öyle de çirkef ki hayat ,hem de vakumlu.

Ele muhtaç etmedi.çalıştı,çabaladı.
Sonunda sevdiklerini toprak aldı.

Yalnız kalmıştı cıbılların kör Yusuf.
Köyde akranlarından ayrık,agresif.

İstanbulun taşı toprağı altın derler.
İşsiz güçsüz cıbıl olanlar hep giderler.

Bindi hayvan kokan bir kamyona.
Koyunlarla kucak kucağa,yan yana.

Göründü ol şehri stanbul ki gül kokuyor.
Bütün alemi beşer sanki ona bakıyor.

Derya içinde deryaları var,kum tanesi insanlar.
Bu şehri gönülden yaşayanlar hasreti iyi anlar.

Bir köprü altında konuk oldu ol gece.
İti,kopuğu...Telef olmuş hayatlar nice...

----
Hani bizim Cıbılların Kör Yusuf vardı ya.
Hem,düne kadar köprü altında yatardı ya.

Üç araba adam geldi dün ziyaretine.
Var dedi,var bunda bin türlü desise,hile.

Cıbılların kör Yusufu içeri aldılar.
Sakallının Çakal Hüsnü`ye haber saldılar.

Suçum ne,neden aldınız dese de nafile.
Bir yıllık kirli oyun oldu bitmez bir çile.

Nice generaller,saygın basın mensubuyla.
Bir işgüzarın yazdığı yedi mektubuyla...

Kıyameti kopardı,yandaş medya,hükümet.
Cıbıllık bu ya,hala istiyordu sükunet.

Üçgün üç gece sorgu sual,şaşırdı Cıbıl.
Başına düştü bir delinin attığı çakıl.

Günahım ne diye sordu ,ıkına sıkına.
``İhtilal istermişsiniz,uzaktan yakına``

Tevbe dedi``Billahi,ihtilal ne menem şey``
``Ben var iken yok olmuş,yaşar yaşamaz birey``

Tek günahım fakirliğim,o da yaradandan.
Açlık dersen bak,ne farkımız var Sudan`dan.

Cıbılı gördüm dün,bir deri bir kemik kalmış.
Yandaş medya ağzı,her deni`liği almış.

Meğer oyun içinde oyun varmış ötede.
Kurdu bağlarken,çök dediler ite de.

Ne zaman götürecek hamuduyla yapar bunu.
Bu her zaman global eşeğin kirli oyunu.

Uyan halkım!gitti gider vatan parça parça.
Kıbrısta barış var(!)bilmem Kıbrıs GİTTİ KAÇA.

Hangisini bilsin Cıbıl,balık baştan kokmuş.
Adı Türk olan ülkede,yöneten Türk yokmuş...
( Cıbılların Kör Yusufmanzum Hikaye başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 2.07.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu