Güneş yüreğimin kuytu köşelerine nüfus ediyordu
Solmaya yüz tutmuş ne kadar umudum varsa, bereketiyle yeşertiyordu
Bir şeyler söylüyordu
İçimi ısıtarak şevkin hasretini bitiriyordu
Ümidini kesme
Sabrı asla öteleme
Ruhunu bizarlığa terk etme
Ömrünü heba ederek yaşarken bir ölü misali nefeslenme diyordu
Aslında hakikat böyle değilmiydi
Ne kadar heveslerimizi zerk etsek ve fakat nasibi bilmesek
Her sancıda ve çileler yumağında aczimizle boyun büksek
Niyayetsiz olan rahmetin sağanağını kararmış kalbimizle görmezden gelsek
Her acı sanki zamansız gibi
Gönül ram olacağı adresi bilmezse kuraklığa razı olmak seçim şimdi
Her kadresinde aşk bulunan yağmurun dili hiç anlaşılmıyor sanki
Toprağın uysallığında gizlenen hamiyet, kul ikliminde anlaşılmıyor zorki
Gözlerin hançer acısına razı olması
Kalbin çileyle yoldaşlığını sadakat içinde koruması ve aşkla yaşamasıdır
Vecdin her safhasında takvayı terennüm ederek sevdayı yudumlamasıdır
Yar için divane olup, secdeye kapanmanın meşkiyle halde yanmasıdır
Haklısınız dilim ağır, sesim vicdanımla herhelde sağır
Sanki hasseten seçilmiş kelimelerle yazmak sizler için fevkalade bir kahır
Lakin serdedilen hal fakir, bitap olmuş kalp sefil, zihin söyleyin neyime kefil
Hasrettiğim kelimeler niteliksizliğime amil, ayan olan halim bizarlığıma vekil
Mustafa CİLASUN