İşte yine başladık” dedi Aysel, elindeki çantayı sehpanın üzerine koyarken. Sinirli bir şekilde oturdu koltuğa ve oturur oturmaz da yaktı sigarasını. Derin bir nefes çektikten sonra üfledi tavana doğru.

Meraklı gözlerle ona bakıyor, bir an önce konuya girmesini istiyordum. O bu halimi fak etmişti aslında, daha ilgili dinleyeyim konuyu diye daha yavaştan alıyordu.

Bak görürsün dedi, az sonra diğerleri de gelsin onlarda aynı konuyu anlatacaklar yada bir benzerini. Başladık dedim ya, artık kimse bizi durduramaz. Hiç soru sormadan beklemeye karar verdim. Nasıl olsa çözülecek olan oydu. Kahvelerimizi elimize aldıktan sonra beni yeterince meraklandırmayı başardığını düşünerek başladı anlatmaya; hangimizden başlayayım ki dedi. Sana gelirken uğradım anneme, kadıncağız iki göz iki çeşme ağlıyordu. Babam yine rahat durmamış, bu yaşında üzmüştü yine annemi. “Sana da bu konu anlatılmaz ki kızım” dedi. “Ama senden başka anlatabileceğim kimse de yok”. Dinledim anacığımı, dert ortağıyımdır onun biliyorsun. Ya! Ben anlamıyorum ne oluyor bu erkeklere babamın yaşı olmuş atmış dokuz ve hala kendini yirmi beşinde sanıyor. Bu seferde internette bir kıza takmış aklını. Ne zaman akıllanacak bu adam. Babam eğer benim babam olmasaydı iyi bir dayağı hak ediyordu aslında ama neyse. Annemi sakinleştirip, hiçbir şey olmaz sanal dünyanın insanları ile, sen kendini bu kadar kapıp koyuverme, ben hallederim bir ara dedim. Eh babacığım bekle bakalım şimdi, annemi üzmenin cezasını çekmeyi. Annem ayrılırken, keşke benimde yanına gidebileceğim bir annem olsaydı da birkaç gün evden kaçsaydım, belki aklı başına gelir diye söylenmişti. O zaman aklıma geldi benim anneme uğrayış sebebim. Aslında arabaya gelirken birkaç parça eşyamı atmıştım ama evdeki durumu tam bilemediğim için önce bir nabız yoklamak istediğimden yukarı çıkarmamıştım eşyalarımı. İyi ki de çıkarmamışım. Meğer annemin göç mevsimi benden önce başlamış!

Ben alıştım artık derken yeni bir sorunla çıkıp gelince eşim, yeter artık buraya kadar, dedim. En iyisi biraz uzaklaşmak, onu kendi haline bırakıp, gerçekleri görmesini sağlamak diye düşünerek anneme göçe karar vermiştim. İşte şimdi kanadımı kırdı bu ufak rüzgar. Artık kendimi değil, öncelikli olarak annemi düşünmem gerekiyordu. Çözüm bulacağım, hem annem için hem kendim için, bu sefer göç mevsiminde uçan biz olmayalım diye. Az sonra Nalan ve Serpil de gelecek, sana gelirken ikisini de aradım, ikisinin de ne zamandır sıkıntıları var biliyorsun. Artık bu konuyu enine boyuna konuşup bir karara bağlamalıyız.

Nalan ve Serpil aynı anda girdiler içeri. Biz sohbeti koyulaştırmıştık. Ama onlar yabancımız değildi ne konunun ne de bizim. Ağlamayacağım artık diye girdi konuya Nalan artık ağlamayacağım. Biliyor musunuz bu sefer ki kimmiş, kendisi dün itiraf etti. Kızı yaşındaki sekreteri. Karşıma çıktı elinde her zaman ki hiç boş olmayan kadehi, “bilirsin tatlım seni üzmek istemem ve sana hep dürüst oldum. (kendini masum göstermeye çabalıyordu) Ama benim kalbim hiç boş kalamaz, ben senin gibi yerimde durmayı sevmem, aşık oldum o kıza işte. İster bunu kabul et, ister etme, ben ikinize de rahat rahat bakarım. Kabul etmem dersen saygı duyarım hatta annenlere ben bırakırım” dedi. Hiç sesimi çıkarmadım. Ne ağlamaya nede kavga etmeye takatim kalmadı artık, her sene yapardı böyle bir şey. Anladım ki benim de göç mevsimim gelmiş. Odama girdim, kapımı kilitledim ve kendisi evden çıkıncaya kadar da çıkmadım. Ve işte görüyorsunuz şimdi buradayım.

Serpil ise; eh benim ki malum, yine kumarda kaybetti ve her zamanki gibi hıncını yine benden ve çocuklardan aldı. Kaç aydır oynamıyor diye seviniyorduk ailece. Ama bir anda arkadaşlarını görünce dayanamamış, başlamış oldu bu vesile ile. Ben yavru kuşlarımı kanadımın altına sıkıştırarak uçacağım sanırım bu mevsimde dedi.

Serpil, Nalan, Aysel üçünü de çok seviyordum. Bu kızlarla dostluğum lise yıllarına dayanıyordu. Aradan geçen bunca zamana rağmen bağımızı koparmadan görüşmeyi başarmıştık. Her ne kadar eşlerimiz anlaşamasa da bizler hep aynı kaldık birbirimize,

Eşim nasıl anlaşabilsin o tuhaf üç adamla. Hep hak verdim zaten onlarla görüşmek istememesine, bana olan saygısından zorunlu görüşmelere.

Kadınların göç mevsimini eşimle beraber bulmuştuk zaten. Herhangi birisi bir sıkıntı ile evimize geldiğinde eşim, “yine göç mevsimi başlamış bir yerlerde” derdi fısıltıyla. İyi bir psikolog olması, onun hep yanımızda kalmasına sebep oluyordu. Başa çıkacağız Gülüm, başa çıkacağız derdi eşim. Kazanan kadınlar olacak. Gelse de her yıl göç mevsimi zamansız aralıklarla, birilerine doğruları öğreteceğiz sonunda.

İnanıyorum benim göç mevsimim hiç olmayacak, hiçbir zaman yavru kuşlarımı kanadımın altına sıkıştırıp, göçe zorlanmayacağım.

Umarım bir gün tüm kadınlara nasip olur bu. Eğer bir kadın göç edecekse, sadece tatile gitsin, dinlenmeye gitsin, kimseye sığınmaya değil.
 
 
 
 
 
( Kadınların Göç Mevsimi başlıklı yazı Gülhun ERTİLAV tarafından 16.08.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu