Gidiyorsun öyle mi? Oysa bir yıldır seni nasılda hasretle bekledim biliyor musun?

İnan seninleyken ne susuzluk gelirdi aklıma  cehennem ateşinde, ne aş düşünürdüm bin yıllık açlık ertesinde.

 

Seninleyken seni öyle kana kana içiyordum ki, içim sen dışım sen oluyordun. Ve öyle alışıyordum ki sana, akşam vakti gelip de ayrılık şart oldumu içim tarifsiz acılar otağı oluyordu. Lakin sabrediyordum!  Biliyordum ki her seher vakti vuslattı seninle.

 

Fakat şu an tarifsiz elemler içindeyim. Birkaç gün sonra artık beni tamamen terk edeceksin. Ve ben şimdiden ağlıyorum sensiz geçecek aylarıma. Seninle nasılda adam gibi adam oluvermiştim şu bir ayın içinde.. Merhamet kapılarım nasılda ardına kadar açılmıştı... Geceleri  aşkınla kalkıp nasılda yazmıştım o edebi sözleri senli mısralara…

 

Ben, seni düşündüğümde; her şeyi düşünüyordum.. İnsanları..çiçekleri..açları..kainatı..Yaratıcıyı.. Ve Yaratıcının o muhteşemliğini..

 

Bak be sevgili! Sen nelere kadirmişsin. Beni nasıl dünyevi duygulardan, hırslardan arındırıp, mana denizlerine daldırmışsın. Her inançtaki kul bir günde olsa mutlak sana sevgili olmalı. Hiç hissetmediği duygulara koşmalı..o duyguları kalbinde hissedip coşmalı..ağlamalı, hem de  hiç ağlamadığı kadar ağlayıp o nurlu gözyaşıyla arınmalı. Gaflet uykularından uyanıp, cennet düşlere

sürgün olmalı.

 

Ben ancak seninleyken kendimi bildim. Kendimi gördüm. Ne için var edildiğimin gizini çözdüm.

 

O yüzden yalvarırım gitme ey sevgili.. Ve gittiğinde de sadece bir aylığına geri dönme sakın! Dönüşünün dönüşü olmasın. Hep bende kal. Kal ki ben de hep ben de kalayım….

 

Ne kadar sızlansam da gideceğin kutsal kitap da bile yazıyor. Ama sen vefalısın, yine geleceksin biliyorum. Seni özlemle bekleyecek kalbim seni görmeye bir daha vefa etmeyecek bile olsa, gelip başka gönüllere yine sevgili olacaksın.

 

Hakkını şimdiden helal et ey sevgili.

 

Umarım misafirliğinde değerini bilmiş,  hakkını vermişimdir.

 

Hoşça kal evimi barkımı nurlandıran

 

Hoşça kal ey sevgili Ramazan…. 

 

 

( Hoşçakal Sevgili başlıklı yazı MustafaSakarya tarafından 6.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu