Kelebeğim,
dökülür ayak izlerim gece gece
karanlık şekillerinin üstüne bahçemizin
ta uzağa gidişinle her gün biriken “sen”sin bende
târumar olan ben
gülmez yüzüm
sisli bir bulut ruhum
gel,dağıt içli şiirlerimi
mavi bir güneş gibi doğ yüzüme
ısıt tenimi
aydınlat kahkahalarımı
sana susayışlar biriktiriyorum
gönlümün yalağında
dönüşüne ayarladım tebessümlerimi
geceler büyülü bekleyişler durağı oldu bende
en avuntusuz kelimelerde ağlıyorum
boyun eğişlerimi
susuşlarımı
isyanlarımı
canımı acıtan sensizliği anlatacak…
kanadıkça çoğalıyor yokluğun
saklanıyorum hasretinin zulasına
dalı kırılmış serçe gibiyim
dönüp duruyorum olduğum yerde
gün be gün susuz kalıyor,kuruyor gönül bahçem
uçurum kenarı baş dönmesi benimkisi
aşağı baksam,yokluğuna uçacağım
elimi uzatsam,boşluktaki gül yüzüne dokunacağım
geri dön
bitirmeden kendimi
yokluğuna alışmadan…
daha çok bekleyeceğim dönüşünü
gâliba…