İnci ve Merve gösterilen yere oturmuş,Alparslanın ağzından çıkacak bir çift sözü bekliyordu...Dayanamadı sonunda İnci,
-Yahu alp dede ,geldik sofrana hep susarız,ne hal...
-Yok be cici kız susmak değilde dinlerim sessizliğin sesini...Beni de bu dinlendirir.Hem benim sustuğuma bakmayın,aldırmayın siz kafanıza göre takılın...Ha bir sorun mu vardı yoksa öylesine mi takıldınız buraya...
-Her ikiside desek yeridir...Hem bir sorunumuz var hem de biraz morel bozukluğumuz.Kısaca kafa dinlemeye geldik biraz da...
-Sorun mu dedin,neydi sizi rahatsız eden.
-Şermin...isminin zikredilmesi bile Alparslanı rahatsız etmişti.Kalktı yerinden dışarıyı seyretti bir süre,sonrasında yerine otururken,
-Ozanı,Hakanı gördünüz mü,ne yaparlar...diye belki de konuyu dağıtmak için bir soru sordu Alparslan.
-Yok ,daha senden gayrı kimseyle temas etmedik ,dedi İnci.
-İlyası gördünüz mü,ondan bir haber var mı...
-Hayırdır Alp dede dostlarını mı özledin.Biz şu kızın problemi var diyoruz Şermin zillisiyle,sen kimleri soruyorsun bize...
-Kızma hemen canım,bizim de bir bildiğimiz var elbet...Hepsini bu meseleyle ilgili olduğu için soruyorum.Siz şimdi gönül rahatıyla gidin,yalnız Merve hanımı yalnız bırakmayım mümkün olduğu kadar...Bir çaresine bakacağız.O ana kadar susan Merve,
-Afedersiniz Alparslan bey ben bir şey anlamadım bizim meselenin Hakanla ,Ozanla,İlyasla ilişkisi ne ki,
-Siz kafanızı yormayın,bilin ki onlar bu meseleyi çözecek dostlar...Alparslan gülüyordu pervasızca.Bu hale İnci alışkındı da Merveyi çileden çıkarmıştı.Ama sustu,taa ki ordan ayrılıncaya kadar.Yolda giderken bütünhırsını ,öfkesini İnciye kustu...
-Neden getirdin beni bu adamın yanına,bundan ne hayır gelecek ki,adam içki masasında ahkam kesiyor.Bir iş yapmak için kolunu kıpırdatmıyor,bir de akıl veriyor...Peh derim ben bu işe...Kızım tırnağın varsa başını kaşırsın...Daha pek çok şey saymıştı da inci gerisini duymamıştı,duymakta istemiyordu...Merveyi yatıştırmak için epey uğraştı...Yurtlara girerken nihayet rahatlamıştı Merve...Odasına kadar götürmüştü ki merveyi Mervenin paniklemesiyle şaşırdı...Merve Çiğdeme verdiği sözü unutmuştu...Kızcağız onu bekliyordu okul çıkışında...
-Görüyor musun İnci Çiğdemi unuttuk,kıza ayıp ettik...Kahretsin,kafa mı kaldı...diyerek hayıflanmıştı da yapacak bir şey yoktu...Olan olmuştu bir kere...
İnci,Merveyi odasına çıkarmış ama onu yalnız bırakamamıştı.Özellikle son olay ve alparslandan aldığı talimat sonrasında onu yalnız bırakması olmazdı.Mervenin ahları vahları arasında bir saat kadar birlikte oturdular yatağın üstünde...Gelecekten,hayallerinden konuştular uzun uzun...Romantik bir yanı vardı mervenin,dalıp dalıp gidiyordu uzaklara...Bir kaç kez İnci deşmeye çalıştıysa da,ketumdu Merve sır vermiyordu...
Nihayet beklenen kişi Çiğdem sitem ederek girdi odaya,
-Kızım sağol,ağaç ettin beni...
-Onun bir suçu yok Çiğdem,dinlersen anlatayım dedi İnci...Olanları birbir anlattı ve onunla randevusunun nasıl güme gittiğini,unutulduğunu anlattı da inandırdı Çiğdemi...Gülüştüler.Nihayet aradaki buzlar erimişti...İnci müsade isteyip odasına giderken Merveyle çiğdem de yatağa giriyordu...Günün stresi,yorgunluğu tez getirmişti uykularını...
Diğer taraftan Şermin odasında bir ileri bir geri volta atıyordu.Kafasından binbir şeytanlık geçiyorda seslendiremiyordu.Odada bvulunan diğer kızlar da çekindiğinden bir şey soramıyordu...Belli ki şermin çok kızgındı bugün,hem duymuşlardı fakültedeki hırlaşmasını...Böyle zamanlarda ona kimse bir şey soramaz,konuşamazdı bile...Uzun sürdü Şerminin voltası bugün...Kimseye birşey söylemeden odadan çıktı direk erkek yurtlarına doğru yürüdü...Yurda giriş çıkışlara daha iki saat kadar zaman vardı...Birinci erkek yurduna girdi ve kapıdaki nöbetçiye,
- Afedersiniz biriyle görüşmek istiyorum, Mümkünse...
-Kimle görüşeceksiniz...
-Hakan Dostbilir...Nöbetçi elindeki mikrofonu açtı başladı anonsa...Yerel şivesiyle...Şermin gülmemek için kendini zorladı durdu Hakan gelinceye kadar...Hakan bu saatte aranmanın merakıyla aşağı inmiş ve karşısında Şermini görünce hem korkmuş hem de şaşırmıştı... Şermine yaklaşınca kızgın olduğunu,birşeylere öfkelendiğini anladı,
-Hayırdır bu saatte,ne arıyorsun burda,yolunumu şaşırdın....
-Şaşırdım ya hem de ne şaşırmak...Duymadın mı başıma gelenleri.Öfkeden kuduruyorum hem de...Seni görüp biraz rahatlamak istedim....Müsaitsen biraz gezelim mi...
-Olur demişti hakan ve birlikte yurtların etrafındaki ağaçlara,ağaçlık alana yürümüşlerdi.Yurttan epey uzaklaşmışlar bir ağacın altına çökmüşlerdi.Hakandaki soğukluk Şermini üzmüştü ama yine de sırnaşıyordu...Cazibesini kullanıp onu kendine yakınlaştırmak istiyordu adeta...Hakanın üzerine abandı önce,ateşli bir öpücük kondurdu dudağına...Biliyordu artık hakanın zaaflarını...Sokulmuştu iyice hakana,onun ellerini sıcaklığını hissetmek istiyordu bütün hücrelerinde...Hakan ne kadar soğuk olsa da...
Bir süre cilveleştikten sonra başına gelenleri anlattı kendi cephesinden.Çiğdemle kapışmasını,Merveden nasıl uyuz olduğunu...Artık rahatlamıştı Hakanın teskin edici sözleriyle de bir kedicik olmuş çıkmıştı...
(
Katil..... 16 başlıklı yazı
Lütuf VELİ tarafından
30.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.