Yine bulutlar firari bu akşam gözlerimde,
Her biri inci tanesi büyüklügünde ki göz yaşlarım,
Sanki salıncak kurmuşlar kirpiklerimde.,
Ha düştü,
Ha düşecek,
Senin boş bıraktığın sol göğsümün üzerine.
Bu kör düğümlü gecelerde
Küçük bir çocuk gibiyim.
Efil efil hasretin eserken,hep huysuzlanır,
Söz dinlemez ki şu asi yüreğim.
Ne zaman aklıma düşsen,
Sara nöbetlerim tutmuş gibi,
Saatlerce gelemem kendime.
Bir o katran karası gözlerin,
Bir de ardına bile bakmadan
Çekip gidişin gelir gözlerimin önüne.
Yüreğinin fersah fersah derinliklerine,
Gözü kapalı dalmış,
Vurgun yemişim bir kere.
Sen yoksun ya,
Sanma seni bir an unuttum.
Gecelerinde ay ışığın
Gündüzlerinde gölgen oldum.
Mehtaplı gecelerde yokluğunla sevişip.
Terinin nehirlerinde,
Teninin kıvrımlarında boğuldum.
Oysa sen uçsuz bucaksız sahralara salıp,
Bir bütün olduğumuzu unuttun.
Halbuki
Güneşin şavkının öptüğü parlak saçlarında.
Ahenkle halaya duruşunu görmek
Ceylan pınarlarından,
Bir yudum sevda içmek,
Dizlerine uzanıp gözlerinin irisinde erimek,
Seni bir ömür gözlerimde mahkum etmek isterdim.
Bir uğur böceği olsan,göğsüme konsan yeterdi.
Söylenmemiş sözlerim dudaklarımda kefen giymezdi.
Say ki,
Seni hiç görmedim,
Say ki senin için ağıtlar yakmadım,
Say ki senin için hiç ağlamadım,
Söyle ne değişecek?
//Sen gittin gideli
Ne değişti sanıyorsun.
Yüreğim hala coşkun bir nehir,
Ellerin avuçlarımda hala sıcacık.
Her akşam sofram da,
Yine iki kadeh,
Yine iki çatal ,
Yine iki kaşık.
Ve ben hala ilk gün ki gibi ürkek,
Ve ben hala ilk gün ki gibi sana aşık//