Yunus Emrede Sevgi- 2
İslam�la muhatap olarak yaşanan sevgi ve aşk bütün
mutasavvıflar gibi Yunus� un karşısına da Allah�tan sonra Hz. Peygambar
sevgisini çıkartır. Zira, İslam inancı bir görüşe göre, insanın varlık
ve yaratılış nedenini peygamberin varlık ve yaratılış nedenine bağlar.
Bu nedenle Allah sevgisi ve aşkından sonra Yunus�un da en çok hasretlisi
ve sevdalısı olduğu Hz. Peygamberdir.
�Yarattı Hak dünyayı pegamber dostluğuna
Dünyaya gelen gider, baki kalası değil.�
Yine İslam inancına göre, Yunus imanla ilişki kurma ve varlığa uzanma
yolunun Allah�ın dostum dediği Peygamber�in sevgisinden geçtiğini
bilir..
�Derviş Yunus� un canı alem şefaat kâni
İki cihan sultanı sensin ya Resulallah�
Diğer tasavvuf erbabı gibi Yunus�ta Hz. Peygamberi yaratılışta ilk
nur, fakat son Peygamber olarak tasdik eder. Yine, bu inancının da ana
espirisinin İslam�ın inanç anlayışında olduğunu bilir.
�Yetmişbin yıl öndinden yarattı Muhammed�i
Hak kendi aşık oldu bahane bir yıldızdan�
Demek ki Yunus�un sevgisini odaklaştırdığı ikinci ana durak, Hz.
Peygamber�e olan sevgi durağıdır. Yunus� un eserleri Peygamber�e olan
Sevgi, coşkunluk ve çığlıklarıyla doludur. Bu sevgi ve muhabbetini Yunus
kendine özgü riyasız ve temiz türkçesiyle ne güzel terennüm eder:
�Canım kurban olsun senin yoluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed�
..
�Arayı arayı bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzümü
Hak nasip eylese görsem yüzünü
Ya muhammed canıma arzular seni�
Öz
olarak Yunus� un eserlerini taradığımızda gördük ki, Yunus�un Allah�tan
Sonra muhabbet sevgi ve aşkını yönelttiği Hz. Peygamberdir.
Yunus,
Allah ve Peygamber�den sonra sevgisini insanda odaklaştırır. Artık
davası kendisiyle birlikte insandır . İnsan, yani bizler. Yine bilir ki
Allah yarattığından habersiz değildir. Allah insanı en güzel surette (
Ahsen-i Takvîm ) olarak yarattım dememiş miydi? Bunu bilen yunus,
Kendisinin de içinden çıktığı, arasından geldiği insana nasıl habersiz
ve ilgisiz kalabilir di? Allah insanı varlığın başına alarak
şerflendirmişti, varlığın tacı yapmıştı. Yunus bu inceliğin çok iyi
farkındadır. O� da bu anlayışla imsanı baş meselesi yapar. Bilir ki
kendisi de insandır ve dilinden de ancak insanlar anlayacaktır. Bu
anlayışla insanlığın önüne atılır, onlara bayrak ve ümit olur .
İnsanla
temas kurarken ilk önce insanlığın ezeli derdi olan ölüme el atar.
Yine bilir ki, insanın bu ezeli derdine ilaç olmadıkça insanlık onu
yetesiye dinleyip, anlamayacaktır. Onun için önce insanın bu ezeli
korkusunu yenmesi için haykırır, Ölümü gündeminizden çıkarın! Diye
feryat eder. Yunus� un bu tavrı muhteşemdir;
�Ölümden ne korkarsın
Korkma ebedi varsın�
İnsanın
bu ölüm korkusunu yenmesindeki tavrı o denli isabetlidir ki, kanatimce
İstaklâl Marşı Şairimiz Mehmet Akif�i etkilemiştir. Mehmet Akif� in
İstiklal Marşı�nın girişinde kullandığı inceliği bence Yunus�un bu
tavrından esinlenmiştir, �Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak�
derken yaptığı Yunus�un yaptığından farklı değildir. Demek ki, Yunus bu
tavrıyla günümüzü dahi etkilemiştir. Mehmet Akif Yunuslayın söyledi ama,
biz Akifçe anladık.
Yunus, Allah, insan ve varlıktan oluşan
muvazeneler bütünü olarark kainatı idrak ettiği gibi, insanı da varlık
oluşu içersinde bir bütün olarak görür. İnsan içinse kıymet hükmü ,
insanın Allah�ı gönlünde taşıdığındandır.
�Yunus hak tecellisin
Senin yüzünde gördü
Çare yok ayrılmağa
Çün sende göründü hak�
Yunus
�un burada hedeflediği insanın ta kendisidir. İnsan, yani Allah�ı
gönlünde taşıyan insan. Yunus, insana uzak kalmaz, kalamaz. İnsana
olabildiğince yaklaşır. Bir mümin gözüyle bütün insanlığın gönlünü
yoklar. İnsanlığın tamamını İnsanca muhatap alır, meselesine ilgili
kılar. Bütün bunları yaparken de en fazla sevgi ve bağlılığı İslama
muhatap gönüllerden bekler. Onların yapacağı hatayada göz yummaz.
�Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmişiki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil�
Yunus�un
çağı, insanlığı dört kitabın ( Kur�an, İncil, Tevrat, Zabur ) bağlısı
olarak görür. O devirler ateist, yani inançsız insanı tanımayan
devirlerdir. O devirler İnançsızlıktan çok, farklı din ve kitaplara
inanma sözkonusudur. Bu anlayışla dört kitabın bağlılarına hitab ederken
insanlığın tamakamını muhatap alır.
�Sen sana ne sanursan
Ayruğada onu san
Dört klitabın manası
Budur eğer var ise�
Yunus,
ilk şiirlerini insanlığın tamamına yöneltirken yavaş yavaş objektifinin
boyutlarını daraltır, yakın çekime geçer, içinde yaşadğı topluma
yönelir. Zamanının çok geçerli sosyal mevkilerine uzanır. Bilir ki
insanlar kullandıkları sosyal mevkilerde, mevkinin vereceği güçle adil
olmayabilirler., insanları aldatabilirler, korkuıtabilirler, ihtiraslara
kapılabilirler. Yunus, bu hal ve tavırlara girecek statü sahibi
insanları frenlemek, onların hırslarına gem vurmak için gerekli ikazını
yapar, bunları yaparken de zamanın en geçerli sosyal mevkisi olan
hocalık müesseasini işgal eddenlere oklarını yöneltir.
�Yunus Emre der hoca
Gerekse git bin hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir�
Yunus
çevresinin insana yükleyeceği mana ve sorumluluğun da farkındadır.
İnsanlığı muhasebeye tabi tutarken bu ince noktadan hareklet eder.
İnsanlar arasında din, dil, ırk ayrımı gözetmez . Ancak, her insanın da
hesabını kendi sosyal çevresinden aldığı ve yüklendiği mana değeriyle
vereceğini bilir. İnsanların yüklendiği sosyal misyonları dolayısıyla
birbirleriyle araların da bir farkın olcağınıda kabullenir. Fakat
cemiyetlerde oluşan sosyal tabakalara mensup insanların bu sosyal
misyonundan dolayı mükafata layık olbileceklerine inanmaz. Yunus
anlayışında, Allah�ın iltifatına muhatap olmak için önce, gönül sahibi
olmak gerekir. Bu anlayışla Yunus, Allah�ın en çok kendisinin de içinde
bulunduğu miskinlere iltifat edeceğine inanır.
� Ne sultan-u baylardasun
Ne köşkü saraylardasun
Girdin miskinler gönlüne
Edindin durak çalabım�
Yunus�un
derin ve manalı sevgi anlayışında, topyekün insanın, inana saygısı
vardır. İnsanın, insanca yaşaması için Yunus bu hassasiyeti başa alır.
Söze yani konuşmaya, insan ilişkilerinde muhteşem bir yer verir. Bilir
ki, insanlar konuşa konuşa anlaşacaklardır, başkaca yol yoktur. Bu
anlayışta Yunus� ta söz, haysiyettir, insanca ve insana yakışandır.
�Kişi bile söz demini
Demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini
Sekiz uçmak ede bir söz�
Yunus
bu anlayışla insanı ince yerinden yakalar. Yine Yunus bilir ki, bütün
kötülüklerin ilk kaynağı dildir. İnsan dünyadaki bütün iyiliklere ve
kötülüklere diliyle yol bulabilir. İsterse bu dil sayesinde dünyayı
cennet, isterse cehennem kılabilir, ne yazık ki insan dünyayı çoğu zaman
cehennem eylemiştir.
Yunus muvazeneler bütünü olarak gördüğü
kainatta, Allah, Peygamber ve insandan sonra yine, Hak�kın hatırı için
eşyaya uzanır. Allah , peygamber, insan ve eşyadır Yunus� u tamamlayan .
Yunus kainatı bu muvazener bütünü içinde kafasına oturtur. Zira,
insanın dışındaki varlıkta sebepsiz değildir; nasıl sebepsiz olsun ki?
Allah �insanı kendim için , varlığı da insan için yarattım� dememiş
miydi?
Yunus� un bu aşamada hayvanlar alemine uzanarak bülbülü muhatap alışı bundandır.
�Hey ne yavuz inilersin
Benim derdim yenilersin
Dostu görmek mi dilersin
Niçin ağlarsın bülbül hey�
Yunus hayvanlar aleminden, bitkiler alemine, nebata uzanır . Bitkiler aleminin güzelliğini çiçekte yakalar.
�Yine sordum çiçeğe
Rengi nerdena alırsız
Çiçek eydür ey deviş
Ay ile gün nurudur�
Yunus
bütün bunları yaparken cansızlar alemine de ilgisiz kalmaz. Onların da
sebepsiz yaratılmadığını bilir, bu anlayışla bir kuru dolapla ilişki
kurar.
�Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevlaya aşık oldum
Onun için inilerim�
Yunus�
un yeryüzünde sevgi ırmağını yöneltmediği boşluk kalmamış gibidir.
Yunus yalnız bu dünyayı değil, ölüm ötesininde kurcalar. Bize zamansız
ve ahenksiz gözüken ölümler Yunusu�da incitir. Yunus insanı çok sever,
hele bu ölüme yol alan genç ve çiçeği burnunda ise...
�Bu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür özür
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi�
Yunus�
un bu acımıza parmak basışı nekadar insanca, nakadar bizden ve ne kadar
içimizdendir. Genç yaşta bir yakınını yitirenler bu acıyı çok iyi
bilirler. Yunus� un ölüm üzerindeki ısrarının en can alıcı noktası ise,
ölülerimize saygı duymamızı isteyişidir. Yunus anlayışında ölülerle
diriler irtibat halindedir. Biraz da böyle olmasını ister. Bilir ki
ölüsüne saygısı olmayan insanların dirisine de saygısı olmayacaktır.
�Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dlilleri
Gelin duada unutman bunları
Ne söylerler ne bir haber verirler�
Devam edecek...
(
Yunus Emrede Sevgi- 2 başlıklı yazı
HayrettinYazcı tarafından
26.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.