Sabah kahvaltısı bitmiş,artık icraat zamanıydı.Cengiz hesabı ödemek için hareketlendiğinde bir kez daha ağzı açık kaldı.Çünkü garson;`` Hesap ödendi abi...''diyordu.
Köpeğin nevalesini de almışlar,artık sohbet edecekleri o devasa çınara doğru yürüyorlardı.Belki bu adamı orda çözerim diyordu Cengiz.Oysa bu adam gizemli olduğu kadar zekiydi de...Çözülmekten çok sanki insan psikolojisini bildiği için çaktırmadan karşısındakini okuyordu.Yolda da öyle olmuş kendisinden çok Cengizin konuşmasını sağlamıştı.

Cengiz,çocukluğundan başlayarak kendisi hakkında bilinmesi gereken ne varsa anlatmış içinde bulunduğu hale gelince duraksamıştı.Yol boyunca konuşmalar hep Cengizin yaşamıyla ilgili olanlardı.Öyle bir yerde konuşmayı kesmişti ki ,adam;
-Hayırdır,neden sustun ?Yoksa acıtıyor mu anlattıkların,yüreğini.Bilirim ne kadar zor olduğunu...İstemiyorsan anlatma,ne de olsa zamanımız çok.
Cengiz adamın son sözüyle kendine gelmiş ve,
-Evet,zaman çok da...Konu ben değilim ,değildim sizi dinleyecektik.Benim yaşamım işte bu kadar,bundan sonrası yaşanmamış hayatın çizdiği rotada yaşanacaklar.Ya sizin hayatınız,daha bir kelime duymadık hayatınıza dair.
-Sabır dostum,sabır ...derken çınarın yanına gelmişlerdi,yarım saatlik bir yürüyüşten sonra.

Adam,çınarın gövdesindeki yarığa uzanmış,ordan tabure ve yer minderi çıkarmıştı.Kılığının kıyafetinin hırpani olmasına rağmen,erkan adap bilen bir insan olduğunu göstermek istercesine misafir ağırlamaya çalışıyordu.Hemen çınarın karşısında Cengizin bekar evi,belki de evlenebilseydi eşini getireceği yuvası görünüyordu.Gecenin üçünden beri ayrı kaldığı yuvasını da özlemişti.Müsade istedi bu gizemli adamdan ,
-On dakikaya gelirim,evden ocağı ve demliği getireyim bir çay demleyelim .Sohbetimize kaldığımız yerden devam ederiz.Adam sessiz kalarak okeylemişti Cengizin yapacaklarını.

Evine geldiğinde kapının açık olduğunu gördü Cengiz.Allahallah dedi,nasıl oldu ki,hırsız mı girdi yoksa.Aklından bu olumsuzluklar geçerken içeri grdiğinde herşeyin yerli yerinde olduğunu gördü ve hatırladı aceleyle evden çıkarken kapıyı açık unuttuğunu da babasının sözünü hatırladı...``Aşıksın oğlum sen aşıksın...`` derdi unuttuğu her siparişten sonra.Öylede bir özelliği vardı.Muhakkak çoklu siparişlerde bir iki şeyi unutur ,tekrar gitmek zorunda kalırdı.Çoğu zaman sokakta gördüğü güzel bir kız dalıp gitmesine neden olurdu.Kimi zaman onu kolunda gezdirdiği bir sevgilisi olarak düşünür,kimi zaman evlenmiş ve birkaç çocuğuyla ``en az beş çocuk``yuvasında yanıbaşında görürdü.Kısaca hayal dünyası kodamandı Cengizin.Ta ki hayatının aşkını buluncaya ,bulduğunu sanıncaya kadar...
Cengiz yine benzer hayallere dalmıştı da bu seferki hayalleri bir türlü mutlu sonla bitmiyordu.Her defasında daldığı hayallerden göz yaşlarıyla kendine gelebiliyordu.O kısacık anda mutfağa girerken ne olmuşsa öylece kalakalmış,kendine gelmesinde dudağına değen tuzun uyarıcı etkisi şok etkisi yapmuştı.Gözlerini sildi elinin tersiyle.``Noluyor bana...``neden Allah`ım bu göz yaşı,dedi``Zamanı değildi,çınarın altında bekleyen bir hikaye vardı çözülecek.

Aceleyle ocağı,çaydanlığı,bardağı ,şekeri aldı ve hızla aşağı indi.Olur ya adam sıkılıp gitmesin diye acele ediyordu.Hem mutfakta ne kadar kaldığını da bilmiyordu.Sokağa çıktığında çınarın altına baktı dikkatlice.Hâlâ yere serili çulpaz ve minderler görünüyordu da adam görünmüyordu.Çınarın altına geldiğinde adamın çınardan biraz ilerde namaz kıldığını gördü ve bir kez daha şaşırdı.Anlaşılan dindar bir insanmış, dedi.Namazının bitmesini beklerken çayı ocağa koymuş ve kaynamasını bekliyordu ki adam da namazını eda edip yanına geldi.
-Allah kabul etsin,ne güzel namaz kıldığını görünce hem şaşırdım hem de mutlu oldum.
-Neden şaşırdın,namaz kılmak o kadar mı farklı bir şey.
-Yooo,farklılığından değil de...
-Benim namaz kılmam mı tuhaf geldi...
-Ne yalan söyleyim,evet sizin namaz kılacağınız aklımın ucundan bile geçmezdi.
-Niye, hayattan kopmuş olsam da vecibelerimi yerine getirmekten vaqzgeçmedim hiçbir zaman.
-Evet,haklısın şunu bir kez daha anladım ki,insanların dış görünüşüyle iç ,ruhları her zaman bir olmuyormuş.
-Sen şunu desene,parayla iman kimdedir bilinmez...
-Evet ne güzel açıkladın...Ataların yabana atılır hiçbir sözü yok zaten.

Bu muhabbet sürerken çayda kaynamış,demlemişti cengiz.İyice demin oturması için ocağın altını kıstı ve sırtını çınarın o devasa gövdesine dayayıp uzun oturdu hemen gizemli adamın yanıbaşına.Bir süre sustu ikisi de...Bu mevsim buradan gelip geçen insana rastlamak nerdeyse imkansızdı.Ancak iş zamanı işçiler,tarla işçileri;turp,ıspanak vs çekmek için kullanırlardı bu yolu.Ancak ne hikmetse bu gün yol geçen hanı olmuş epey meraklı çıkmıştı.Önce selam veriyorlar,buyur bir bardak çayımızı iç diyince iştahla yer sofrasına uzanıyorlardı ki,bu hal Cengizi sıkmaya başlamıştı.Nerdeyse akşam olacaktı da bu adam hakkında isminden başka bir şey öğrenememişti.
( Yaşıyoruz... 5 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 28.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu