Cengizin huzur bulduğu baba evi de bugün onun içinde kopan fırtınaları dindiremiyordu.Birkaç kez annesi soru sormuş da cevap alamamıştı.Çünkü Cengiz o anda orda değil hayallerin mutluluk veren bilinmez dünyasındaydı.Anne de anlamıştı oğlunun tadsız olduğunu da yüreği burulsa da içine gömmüştü üzüntülerini.Tek oğlu eşinin emaneti,yuvasının direği eriyip bitiyordu da elinden hiçbir şey gelmiyordu ona yardımcı olmak adına.İşte o an annesinin aklına kızla konuşmak geldi hem de oğlundan habersiz.Belki kızacaktı oğlu böyle bir hareket yaptığına,olsun...Onun için yapacaktı yapacaklarını.Gerçi kızı da sevmiyordu ama,eciş bücüş bir yaratık diyordu ona...

şİMDİ KURDUĞU PLANLAR İÇİNDE HAYALLERE DALMAK Sırası ANNESİNDEYDİ cENGİZİN.Cengiz daldığı hayallerden küçük kardeşinin busesiyle uyanmış ve vaktin hayli geç olduğunu görmüştü.Oysa anne kafasının içindeki tilkilerin kuyruğuyla meşguldü.Gerçi okumuş bir kadın değildi.Bir de okumuş olsaydı neler olmazdı...Annesine seslendi Cengiz,anne duymamıştı.Zaman zaman gülüyor,zaman zaman asabileşiyor...bazan da peh...diyordu.

Cengiz anladı ki annesi derin mevzulara dalmıştı.Onu kendi halinde bırakıp.Kardeşini kucağında yatağına götürmüş ve uyuyuncaya kadar ,annesinin kendisine anlattığı Ayıoğlu Abbas masalını anlatmıştı.Tam masalın sonuna gelmişti ki kardeşinin uyuduğunu farketti.Olsun rüyasında da duyar belki diyerek masalı bitirinceye kadar devam etti.

Masal bittikten sonra,usulce yorganını çekti kardeşinin,yanağından öpüp odadan çıktı.Aşağı indiğinde annesi yatsı namazını eda ediyordu.Bitirmesini bekledi müsade isteyip ayrılmak için.Biraz dışarı çıkmak sokaklarda gezinmek istiyordu.Belki...dedi .Belki o gizemli yabancıya rastlarım da laflarız biraz.

Annesi son kez selamı verip tesbihi eline almıştı ki,namazın bittiğini düşündü ve,
-Anaların güzeli,müsadenle biraz çarşıda dolanmak,açılmak istiyorum iznin varsa.Hem çok gecikmez ,tez gelirim.Annesi konuşmadan el hareketiyle gidebilirsin dedi.Cengiz sessizce kapıdan dışarı çıktı.Sahi bu saatte nereye gidebilirdi.Amaçsızca yola çıktı.Yer yer öfkesi taşıyor yerdeki taşlara tekme savuruyordu ki,son savurduğu tekme malesef yerde çakılı taşaydı.Ayağının baş parmağı öylesine ağrımış ,öylesine canı yanmıştı ki abartısız on dakika kıvrandı taşın başında.Canı da oldukça yanıyordu.Ayakkabısını,çorabı çıkardığında parmağının kan topladığını gördü.Yürümekte de zorlanıyordu.İyisi mi hastahaneye gideyim dedi ve hastahanenin bulunduğu tepeye doğru yöneldi...

Cengiz canının yanmasından sağına soluna bakmadan,dere tepe düz gidiyordu.Soğudukça parmağının acısı artmıştı.Şimdi yanından bir tanıdığın arabayla geçmesini öyle çok istiyordu ki...Ancak beklediği olmamış,ne hikmetse hiç geçen araba bile yoktu.Yer yer durarak,karanlığın içinde oturarak hastahane yolunda ilerliyordu.Kendi kendine,yaptığı çocukluğa kızarak.

Rahmetli babası da çok uyarmıştı bu konuda kendini.``Oğlum yerdeki taştan ne istiyorsun,hem ayakkabın yırtılır,canın yanar ...``dediğinde onun inadına belki de meraktan taşlara tepik atar,``Hani canım yanmadı der güler geçerdi.``Ama şimdi canım yanıyor hem de çook...demiş bu can acısıyla babasını hatırlayarak iyice hüzünlenmişti.Ama yürüyecek dermanı da yoktu artık,biraz soluklanmak için kaldırıma çöktü,artık ışıklı yola gelmişti,ormanlık alandan ve karanlıktan kurtulup.

Tam kalkmış hastahaneye yaklaşmanın rahatıyla acıyan parmağına rağmen yola çıkmıştı ki,önünden hızla geçen köpeği farketti.Ürperdi önce,bulduğu yol kenarındaki taşı eline aldı.N`olur nolmaz ,ya saldırırsa diye düşündü.Ama köpek onun farkında bile değildi.Sanki o da hastahaneye gidiyordu.Acısına rağmen ve korkularını yenerek biraz hızlandı köpeğe yaklaştı iyice.Dikkatlice bakınca bu köpeğin Azman olduğunun farkına vardı.Ne arıyordu burda,hastahane yolunda,yolunu mu kaybetmişti yoksa...Merakı iyice artmıştı da,köpeğin nereye gittiğini anlamak için arasındaki mesafeyi kaybetmeden takibe başladı.

Evet evet,o da hastahanenin avlusundan içeri girmiş hatta acil kapısına yönelmişti.Kapıda durdu önce,içeri girmek istiyormuşcasına bir kaç kez hamle yaptı ama sonra vaz geçti.Her vaz geçişinde Cengiz gördü ki koridordan gelen gidenler vardı.İyice yaklaştı köpeğe,anlaşılan bir sıkıntısı vardı bu köpeğin.

Cengiz kendi acısını unutmuş onun buralara gelmesinin merakıyla köpeği takip ediyordu.Artık ne olup bittiğini öğrenmenin zamanıdır dedi ve köpeği ismiyle çağırdı.İşte o an olanlar olmuş,köpek bir insan gibi Cengizin yanına gelmiş ellerini ,yüzünü yalarken garip sesler çıkararak adeta ağlamıştı.Bir şeyler anlatmak istiyordu Cengize,ama neydi anlatmaya çalıştığı.

( Yaşıyoruz ...7 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 31.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu