Doktorla birlikte morga doğru yönelmişler,Cengiz`in hâlâ dudakları kıpır kıpırdı.İçinden bütün bildiği duaları okuyor ve onun olmaması için Allah`a yalvarıyordu.Yürürken öyle dalmıştı ki,doktorun sorduğu soruyu bile duymamıştı.Ancak ikinci kez sorduğunda,
-Bu adamı ve köpeğini nerden tanıyorsunuz,arkadaşınız akrabanız mı ?
-Yok ne arkadaşım ne de akrabam...Bir tesadüf sonunda tanıştık,bana hayat hikâyesini anlatacaktı.Bir türlü nasip olmadı.Sadece o köpeğin hâli içime battı,sanki ağlıyordu kapıda.Belki bir vesvese benimki,ama emin olmak istedim..
-Hem doktor bey, ben onun için de gelmedim hastahaneye,asıl geliş sebebim ayağım içindi.Yolda gezinirken çocukluğum aklıma geldi taşa tekme attım...İşte sonucu ,derken topalladığını göstermek istercesine doktorun önüne geçmişti.Doktor gülerek,
-Evet bilirim o duyguyu,gerçi hepimiz yaşayamadığımız çocukluğumuzu yaşarız bazan sonuçlarını düşünmeden.Umarım morgtaki eks sizin adam değildir, derken biraz da tıbbi konuştuğunun farkına varmış ve,
-Cenaze demişti.
Artık morgtaydı ikisi de.Doktor üzerinde şüpheli ölüm yazan rafı çekti ve adamın yüzündeki örtüyü çekerek,
-Buyurunuz,bakınız sizin ilgilendiğiniz kişi mi.Cengiz korkarak ve dualar ederek yaklaştı ,gözü kapalıydı,yummuştu gözlerini rafın önüne gelinceye kadar.Gözlerini açınca karşılaşacağı görüntüyü ve onun ruhunda yaratacağı fırtınayı düşündü o kısa süre içinde.

Sahi ,bu ceset o adamsa ne yapacaktı.Köpeğin iç burkan hali geldi gözlerinin önüne.Gözlerinden pul pul yaşlar akıyordu,istemsiz.Ne olursa olsun ,belirsizlikten iyidir diyerek açtı gözlerini.Hayır o değildi,nasıl bir çığlık atmıştı,nasıl bir oh çekmişti ki... ne ortamı ne de yeriydi.Yaptığının farkına varınca.
-Özür dilerim doktor bey,özür dilerim....diyebildi.Geri dönüşte de ağzını bıçak açmadı...Artık acil bölümüne geri gelmişlerdi.Birlikte köpeği görmek için çıktıklarında ,köpek saatlerdir beklediği yerinde yoktu.İkisi birden şaşırdı olanlara.Cengiz hastahanenin etrafını gezindi,yüksek sesle ismini seslendi de köpek yok yoktu.Sanki yer yarılmış içine girmişti.

Onca aramasına ve çağırmasına rağmen ne köpek vardı piyasada ne de adamdan bir iz.Cengiz iyice tedirgin olmuştu.Artık ümidi kesilmiş dönmek üzereyken ayağını taşa çarpınca neden hastahaneye geldiğini hatırladı da acile geri döndü.Aynı doktor onu görünce,
-Hayırdır,bulamadınız mı köpeği,dedi.
-Yok doktor bey bulamadım,ne hikmetse kayboluverdi birden.Bir saattir kapıda ağlayan,bekleyen köpek sanki yer yarıldı da içine düştü...Doktor gülmüştü Cengizin haline de,
-Boşverin,nasılsa bir yerden çıkar,sonuçta köpek değil mi...
Haklısınız,yapacak bir şey de yok zaten.Bu arada doktor bey ben asıl buraya şu ayağım için gelmiştim.Hani bahsetmiştim ya ,bir çocukluk yaptık.
-Anladım,hemşire hanım ayağınıza bir pansuman yapsın.Hemşire elindeki gazlı pamuk ve tendürdiyotla uzanmasını istedi Cengizin,pansuman yapılırken hayli canı yanmıştı.

Doktora teşekkür edip dışarı çıkmıştı Cengiz.Canı hala yanıyordu.Biraz dinlenmek için hastahanenin önündeki kamalyeye oturdu biraz bir sigara çıkarıp yaktı o ara...
``Bu nasıl iş dedi,kendi kendine.Bu gizemli adamın gizemi devam ediyordu.Bir an önce onu bulup bu gizemi çözmesi gerektiğini düşündü de,nereden ,nasıl başlayacağını bilmiyordu.

Sahi kimdi bu adam,tesadüfen tanıştığı ama daha adından başka bir de sokakta yaşayan biri olduğundan başka hiçbir şeyini bilmediği adamın çekim gücü nereden geliyordu.Yoksa dedi Cengiz ;kendi serseri ruhumun bana oynadığı bir oyun mu bu...Ama sadece kendisi değil doktor da görmüş ve inanmamış mıydı köpeğin ağlayan haline...

Ne kadar orda kaldığının farkında değildi ama hayli zaman geçtiği gerek hastahanedeki personelin azalmasından ve yavaş yavaş gececilerin,sarhoşların hastahaneye düşmesinden belliydi.Artık ayağıda fazla acımıyordu.İyisi mi eve gideyim diyerek kamalyeden ayrılmış eve doğru yönelmişti ki ,yanında bir araba durdu.Arabadan inen yakın dostu ve okul arkadaşı Muzafferdi.Çoktan beri görüşmemişlerdi.
-Hayırdır Cengizim,bu saatte ne arıyorsun buralarda.
-Hiç sorma dostum ayağımı yaraladım ,onun için hastahaneye gelmiştim.Eve doğru gidiyorum.
-Atla o zaman arabaya,hem ayağın yaralı hem yürüyeceksin olur mu.
-Yahu sana zahmet vermeyeyim,hem yavaş yavaş yürürüm ben eve doğru.
-Ne zahmeti kardeşim,biz de eve gidiyoruz,bin hadi...Israr karşısında arabaya binmişti Cengiz...

( Yaşıyoruz.... 9 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 7.11.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu