Yorgun geldim geldiğim yerin yabancısıyım
Gelmemiş sayın beni dilin yalancısıyım
Düşen inci tanesi gibi geçerken yıllar
Zehirli hançerlerle vurur bağrı anılar
Can çile dergahında zaman zehirli yılan
Şimşekler çakıyorken gözde ışığım yalan
Sıkıntılarım mahpus tutarken avucunda
Gör ki sızlıyor gönül gamın en korkuncunda
Yaşlı çınar yaprağı hışırtısı ömrümüz
Kırık harfli tek hecin ezberinde günümüz
Zaman kılıç kını mı tanır gındam kalesi
Çürütür paramparça eder vakit hilesi
Gövün ciğer atlası ağulandı sularım
Sokul mercan içine ey yalnızlıklarım
Vakit gurup vaktidir rüzgar hoyrat esiyor
Yıldızlara bakıpta heyhat ahkam kesiyor
Bir yaprak dökümüdür gri hazan göğsünde
Söz ikindi çayının buruk tazeliğinde
Alazsız dumansız bir yangının ortasında
Onura yakıt oldum gözlerin duldasında
Gül kurusu üfleyip aynaya kader yazdım
İçimde ölenlere derin mezarlar kazdım
Yalnızlık ki çürüyen bir şeye ulaşmaktır
Anılar bahçesinde hüzünle dolaşmaktır
Yarama tanyeri sür şavkın mahur şifası
Kim ki yaşar bu derdi yoktur şevki sefası
Hiç bir şey bilmediğim bildiğim en iyi şey
Öğrendim ki noktadan sonra başlıyor her şey...
Nermin Aydın