Ne zaman düşüncelere dalsam, bir çiçeği koklayıp o anın aşkını yaşasam
Yılgın umutlarımı bir bir toplayıp kuruyan toprağından acıyla toplasam
Ufuklar serencamında mavera sevdamı, hasrete ram olan anımı koklasam
Hiç uyumasam, farkı fark ettiren aşkı ruhumda yaşadığım hicranla ansam
Sessiz ve zarif bir şekilde yere düşüyor hüzün kokan yaşlar, hazin sızılar
Hani nerde kaldı direnişlere muştu olan sabırlar, kutlu sevdalar, sancılar
Şimdi kar etmiyor ah çektiren, yitik yıllara gebe kalmış anılar ve ağıtlar
Geriye ne kaldı sürurun lahzasında manalaşan heyecanlar, aşkı nazarlar
Söyle nasıl başlamalıyım, içimi acıtan şu hicranı onunla taçlandırmalıyım
Ben dedirten nefsi, tareneler içinde ki halimi arileştirip idrake kanmalıyım
Edebin rahlesinden hiç korkmadan, narın didarında solmadan yaşamalıyım
Bu derdimi kime sormalıyım ruhumu esaretin prangasından kurtarmalıyım
Halin sahrasında, anın mecrasında bahtın istikametinden korkmamalıyım
Aşıkların meşkinden, ariflerin meclislerinden hakikati ibretle koklamalıyım
Cennetin cehennemin ihsan haşyetinden bigane kalmadan aşkı solumalıyım
Canı canana bırakıp ruhumu hakka iltica ettiren aşkın sürurunda olmalıyım
Neden ölümden korkmalıyım, teneşirin haşyetinde sancıları bırakmalıyım
Yar derken, aşkın esininde yüreğin titrediğini hissettireni iyi anlamalıyım
Ne kadar emel varsa, hevesler hakikate ram olmadıkça asla bulaşmamalıyım
İhsan ve inayet cenahında eminlik kazanmalıyım, aşkı vecdini yaşamalıyım
Mustafa CİLASUN