İlk soluğunu aldığında ciğerlerinin yanmasıyla başladı yaşayacağın acılar. Doğduğunda belliydi hayatının çizgisi. İnişli çıkışlı bir hayat seni bekliyordu işte.
Yaşayacaksın..
Yaşamak zorundasın..
Çünkü bir zaman sonra seni kurallardan örülü bir kutuya hapsedecekler. O kutunun içinde yaşamını sürmeni isteyecek ve seni bir oyun hamuruna çevirecekler. Kuralların dışına çıkarsan dışlanacaksın. Vicdanını sömürecekler ve kendi kendine acı çekmene sebep olacaklar.
Sana istedikleri şekli verip, onlar kurgularını hayata geçirecekler. Kuracaklar, sende oynayacaksın. Beyninin içinde bir çip var gibi, her söylenene uyacaksın.
Seni sevecekler belki ama bu gerçek bir sevgi olmayacak. Koşullu sevgi ne kadar gerçek ki sanki? İyi bir şey yapmadığın sürece sevmeyecekler seni. Kural dışı davrandığında yalnızlığına terk edilecek, pişmanlığınla kıvranacaksın.
Büyüyeceksin ..
Bedeninle birlikte; acıların, özlemlerin, hayallerin, tutkuların ve direnişlerin de büyüyecek.
Sen büyüyeceksin çocuk.. Artık hiçbir şey doğduğunda olduğu kadar güzel olmayacak.
Yitireceksin.. Yitirileceksin..
Bu oyundan galip çıkmanın tek yolu direnmek ve isyan etmek…
O kutunun içinden çıkmalı ve gökyüzüne bakmalısın.. Yıldızları, ayı seyretmeli, gecenin zifirini içine çekmelisin..
Hadi tabuları yık ve kutudan dışarı çık. Geç değil.
Seni koşulsuz sevenlerle birlikte yaşa.
İnan bana birgün seni sen olduğun için sevecekler…
Yazarın