Yukarda ,Hazal vardı Cengizin yanında.Cengizin pek hali,mecali yoktu konuşmaya da gelen Hazaldı...Onun için bütün gücünü toparlamış elinden geldiğince ona diri görünmeye çalışıyordu da acısı belli oluyordu yüzünden.Hazal pek zorlamadı,dahası onun çektiği acıyı yüreğinde hissetti,yormaması için kendini ısrarcı oldu.Sadece olayın nasıl olduğunu,neden olduğunu sormuştu.O da Cengizin yüreğini kanatmaya yetmişti...
-Şimdi değil bir tanem,zamanı gelince konuşuruz...İyiyim şimdi,buna şükür...Olan oldu,Allah korudu beni...demiş ve olayı adeta yeniden yaşamıştı...
Cengizin acısı olmasına rağmen kendinde olması rahatlamıştı Hazalı.Hemşirenin uyarısıyla dışarı çıkmış beklemeye başlamıştı.Cengiz`in annesi içeri girmiş oğlunu uzun uzun süzmüş ,
-A oğul,ben seni neyleyim,ne derim dosta düşmana,ne bu halin.
-Oldu be anam oldu işte,hani sen derdin ya...`olanla ölenin çaresi yokmuş,`önüne geçilmiyor.Sanırım bu bana bir ikazdı,mevlam uyardı.Buna da şükür.
-Şükür ya bin kere şükürler olsun ki,Mevlam seni bana bağışladı.derken annenin gözleri çeşme olmuştu da oğluna göstermemek için hem uzak duruyor hem de çevresiyle siliyordu.Bu boşalan pınarı.Cengiz annesinin ağladığını ,göz yaşlarını içine akıttığını hissetmiş de,
-Ağlama eyy koca çınar ağlama...sen ki kırk yıllık eyalini ellerinle toprağa vermiş insansın,bir körolası bıçağın oğlunu yıkacağını mı sanırsın...korkma,bu sıhhatimizin zekatıdır zahir...

Annenin ruhu da bir dinginliğe ermişti,oğlunun söylevi ile.Öyle ya metin olması gereken kendisi iken oğlu daha metanetli davranıyordu.Ani bir hareketle akan yaşları sildi ve oğluna dönerek...
-Ağlamayacağım koçum,ağlamayacağım.Anne yüreğim cayır cayır yansa da.İnşallah sana sapolanan o bıçağı saplayanın yüreği de bizden çok yanar...diye beddua edince Cengiz,
-Olmadı annem,olmadı...ben onu çoktan affettim ,Allahım da affetsin inşallah...Anesi iyice şaşırmıştı.Oğlunda görmediği ,anlayamadığı bir olgunluk vardı bugün...

Acaba dedi,bu bıçak oğlanın yüreğine mi dokundu ki böylesine affedici oldu.Oysa biliyordu ki oğlu kinci biriydi.Kaç kez kulaklarıyla duymuştu oğlunun``Kinim dinimdir...``dediğini de uyarmış ikaz etmişti.Gerçi babasının da bu kötü huyu vardı.Çok kinci bir aile yapıları vardı.Yapılan kötülükleri unutmaz yıllar sonbra bile intikam alırlardı.Buna kaç kez şahit olmamış mıydı.Oysa oğlu kendini bıçaklayan adamı affettiğini söylüyordu.Olabilir miydi gerçekten.Oysa o bıçağı saplayanı verseler, kendi elleriyle boğardı...

Anne oğul muhabbeti oldukça derinleşmiş,annenin kafasında oluşan soruları Cengiz zor da olsa yok etmişti.Artık ayrılma vakti gelmişti.Oğluna sarıldı yattığı yerden annesi.Öptü oğlunun solgun yüzünden kana kana.Tam kapıdan çıkarken Aydan`ı gördü ve merak etti bu güzelliği.Belki de kendi gençliğini güzelliğini görmüştü onda da içi ısındı,kanı kaynadı bu gizemli güzelliğe...Ama ne arıyordu oğlunun yattığı odanın kapısında.

Aydan ,biraz ürkek ve çekingen ,davranıyordu ailenin tepkisinden.Göz göze geldiler Cengizin annesiyle.Anne baktı önce,sonra...
-Buyur kızım,birini mi aramıştın.
-Evet efendim,Cengiz beyi görmek istiyordum,müsade ederseniz.Şaşırmıştı anne,ilk kez gördüğü bir güzel kız oğlunu görmek istiyordu,neden ,niçin dedi kendi kendine.Ancak şaşkınlık içinde ,
-Buyur kızım ,diyebildi.Aydan içeri girerken annesi dışardaki sandalyeye oturmuş bu davetsiz gelen meçhul güzeli düşünüyordu.Kimdi acaba,buralardan biri olsa tanırdı.Oğlunun tanıdığı tüm kızları da bilirdi de bu kızı...çıkaramıyordu bir türlü...``Eeeh,neyse ne ,az sonra öğrenirim nasılsa ``dedi.

Hazal Cengizin kız kardeşiyle hava almak hastahanenin tendürdiyot kokan havasından kurtulmak için bahçede geziniyordu...Giderken anneden izin de almıştı.Böylece belki de bir kıskançlık trafiğinin yaşanması söz konusu değildi.

Aydan içeri girdiğinde,Cengiz toparlanmak istedi.Bu kıza karşı bir ilgi duyduğunu hissediyor da adını koyamıyordu.Oysa Hazalı da seviyordu.Neydi Aydana karşı duyduğu bu ilginin sebebi.Aşk olabilir miydi gerçekten,bir insan birini severken bir başkasına ilgi duyabilir ya da sevebilir miydi.

Aydanın odaya girmesiyle birlikte bu karışık duygular serenat yaptı yaralı yüreğinde...Tebessüm ederek karşıladı onu.
-Hoş geldin Aydan,dedi.
-Hiç hoş gelmedim Cengiz bey,sizin bu hale düşmenizde kendimi suçlu hissediyorum.Belki o gün buluşmaya,sizi zorlamasaydım bunlar yaşanmayacaktı.Ben böyleyim işte gittiğim yere acı ,ızdırap ve...demişti de Cengizin eli ağzını kaspamıştı.Çünkü Cengizin yatağının yanıbaşına oturmuştu Aydan.
-Kimse suçlu değil Aydan ,boşuboşuna kendini kahretme...Takdiri ilahi.Olacak olacaktır,önüne geçilmez.Hem biliyor musun ben o çocuğu da affettim. Aydan bu söz üzerine şok olmuştu,hayretini ``nasıl yani...`` diyerek belli etmişti...
-Oysa ben o çocuğu az önce hastahanenin önünde görünce kan beynime sıçradı,bir güzel tokatladım,bıraksalar parçalardım.Sahi elini bile kaldırmadı,biraz da ondan hıncım artı geri zekalıya...
-Kızma be Aydan,ÇOCUK ZATEN VİCDAN AZABIYLA KIVRANIYORDU,YÜZLEŞTİRMEYE GETİRDİKLERİNDE HİSSETTİM ONU VE affettim.Allahım da affetsin.



( Yaşıyoruz 19 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 19.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu