Bülbül mü oldun güle, nağmeler dökmektesin,
Sen de gülü bigane, dertsiz mi görmektesin,
Boşa mı bunca diken, bedeninden çıkmakta,
İçi yanarken gülün, sen neden gülmektesin,
Al gülüm kızıl gülüm, senin olsun bu ömrüm,
Senin üzgün duruşun, olur benim ölümüm.
Dertlerini gizlerken, kızıllığa alışmış,
İçindeki ateşi, gizlemeye çalışmış,
Mancınıkla ateşe, düşen İbrahim gibi,
Bir gonca gül olarak, bahçelerde dolaşmış,
Al gülüm kızıl gülüm, senin olsun bu ömrüm,
Senin üzgün duruşun, olur benim ölümüm.
Her nesnenin görünen, görünmeyen yüzü var,
Dışı ele bakarken, içi yakan özü var,
Kızıl gül deyip geçme, bilemezsin derdini,
Sen nağmeler dökerken, yaşla dolu gözü var,
Al gülüm kızıl gülüm, senin olsun bu ömrüm,
Senin üzgün duruşun, olur benim ölümüm.