'' sonbahar titreyişlerini bilirsin,
elini tutan olur da
yine'de titrersin...''
rivayet odur ki,
üçüncü bir kentte görmüşler seni
geceyle gündüzün geçmişinde..
Tanrı,
almalı iki şeyi benden
seyduna'yı yakan cehennemi
şahrut'un kanayan bedenini
çünkü '' o '' istedi
lal indi tüm azalarıma,
yürüyorum,
ağırlaşana kadar nefesim
iki yanım oniki milyar ağaç
ve şehir
acıyı ele verirken
çekiliyor kan'ı elimin ayağımın
yedi tepe'de sis
gölgeler çöküyor göğsüme
bir ay doğuyor üstüne günahlarımın
ve..
bu sancılı akşamlar benim,
bir banliyö katarı geçiyor önümden
gemiler
ve garson ne istediğimi soruyor
- sade bir huzur.. diyorum
gidiyor
bir ceviz ağacı ile konuşuyorum gülhane'de
gece gül kızılı
ve kız kulesi bürünüyor hüzün'e
bir sigara yakıyorum sonra bir tane daha
bir yudum'da huzur
teslim oluyor sessizliğime sarayburnu
ve..
bu sancılı katre benim
üşüyorum,
zaman
farkında bile değil kaybettiklerimin
gözlerimin dokunduğu her yer çile
kalmıyor kimse gelmelerimde
deniz mesela
yakamoz
ayaz'ın altında bir ben benliğim'de masal'sız bir sen
sözlerime karışıyor nefesin buğusu
feryat daha sıcak yanaklarımda
ah etsem
kaskatı kesilip taş olsa geçmişim
boşuna..
gidiyorum
Zmnszz
...