Cengiz biliyordu ki annesini ikna etmek ,hele ki bu haldeyken mümkün değildi.İyisi mi susmalı ve onu kısa sürede döneceğine inandırmak ve eve göndermekti.Zor da olsa annesini geri eve gönderirken ara kahvelerde bir çay içmiş gözleriyle gelip geçenleri izliyordu.
Bu saatte gelip geçenler hayli kalabalıktı.Çünkü öğle arasıydı ve işten çıkan memurlar evlerine ya da kahveye takılıyordu.Tanıdıklar selam verirken geçmiş olsun dileklerini de araya sokuşturuyordu...Cengizin aklı Aydan`da idi çünkü vurulduğu günden bu yana uğramamıştı.Demekki annem kızcağızın kalbini fena sarsmış...Yoksa ne eder eder uğrardı dedi içinden.Acaba eniştesinin evine uğrasam mı ,yanlış anlaşılır mı diye düşündü önce sonra aklına Cengiz geldi...Acaba o nerelerdeydi.Gizemli adam ,gizemiyle ,sırlarıyla kayboldu gitti,dedi...Oturduğu masada bulunan Mehmet hoca,Cengizin uzaklara dalmış halini ve kendi kendine konuştuğunu görünce;
-Hayırdır dostum bir hal var sende,çok dalgınsın...Sanki buralarda değilsin.Anlaşılan bu bıçak seni çok etkilemiş.
-Yok be Memet hocam yok...biçakla ilgisi yok,kafamda bir yığın soru var cevabını bulamadığım.
-Hayırdır,aşk meşk davaları mı...Aman ha gelinlik duymasın...derken gülüyordu.
Mehmet hoca çocukluk arkadaşıydı ve de Cengizin kafası karıştığı zamanlarda hep yanında olurdu.İyi bir felsefeci ve insan ilişkileri sağlıklı dost canlısı bir eğitimciydi.Tesadüf de olsa yine Cengiz`in bu kafasının karışık olduğu dönemde yanındaydı.Cengiz`in ilişkisindeki gelgitlerin de yakın tanığıydı.Aydan`ın eniştesiyle de uzaktan akrabalığı vardı da sevmezdi onu Cengiz`i sevdiği kadar.Cengiz düşündü acaba Aydan`la olan dostluğunu açsa mıydı,nasıl karşılardı...Yine dalmıştı Cengiz de Mehmet hocanın dikkatini çekmişti,
-Yok dostum yok ,senin bir sıkıntın var...Çaylarımızı içtikten sonra biraz yürüyelim de anlat bakalım şu seni düşündüren bana açmadığın konuyu.Sezinlemişti Mehmet hoca Cengiz`in ruh halinden bir şeyler olduğunu da Cengiz anlatmıyordu...
Çaylarını içmişler hesabı Mehmet hoca ödemiş ve şehrin kalabalık sokaklarından parka doğru yürümüşlerdi.Bir süre Cengiz`in konuşmasını beklemişti de Mehmet hoca,konuşmayınca Cengiz...
-Eeee,seni bekliyorum .Seni sıkan ,düşündüren ne,anlatacak mısın...Cengiz bir sigara istedi ,sonra.
-Ya hocam istersen anlatmayım,seni yaralayabilir anlatacaklarım.
-Korkma can kardeşim korkma,ben babamın cenazesinde ağlayamayan yüreği nasırlaşmış bir adamım...bundan sonra hiç bir şey beni yaralayamaz.Hele senden gelecek her sıkıntı başımüstüne...
-Günah benden gitti o zaman...sen istedin.
-Evet ben istiyorum,hadi bakalım nazlan ma anlat...
-Bizim Muzafferi tanıyorsun,hani sınıf arkadaşımız...
-Evet iyi tanırım o zıpırı.Adam uzaktan da olsa akrabam olur da sahip çıkmaya utanıyorum.Öğrenciyken de bilirsin uyuşamazdık...
-Evet biliyorum,da konu o değil...Onun baldızıyla tanıştım bir süre önce.Bir tesadüftü,bir gizemin peşinden giderken bir başka gizeme takıldım...
-Serap`ın kardeşi mi...
-Evet,çok hanım hanımcık bir kızcağız.Samimi ,sıcak dost canlısı.İşte bıçaklandığım gün onunlaydım.Gerçi bıçaklanmamın onunla ilgisi yoktu...
-Eeee,ne var bunda,olabilir iki medeni insan dost da arkadaş da ,dahası ...
-Yok sevgili falan değiliz belki iyi bir dost...
-Dostum,bilmiyorum ne düşünüyorsun ama yeni bir fırtına yaşadın...acaba ikinci bir fırtınayı kaldırabilecek misin...Tehlikeli sularda kulaç atıyorsun.Hazal var diğer yakada aman dikkat...
Aydan`la tanışmamız bir tesadüf eseri olmuştu da buluşmamız da bir tesadüftü.Birini arıyordum.Bir sarhoş,
-Evet biliyorum,hele öğretmenin çantasını dökmen aldığımız notları öğrenmek için.Nerdeyse
-Evet o olayo hiç unutmuyorum,zaten Muzaffere gıcığım biraz da ondan.Sen yeme içme yaptığımızı hocaya yetiştir.Edebiyatçıydı değil mi Zekiye hoca.
-Doğru biliyorsun,son zamanlarında
-Şimdi nerde ,ne yapar Zekiye hoca...
-Emekli oldu üç yıl önce,evine çekildi sanırım.
-Vay be ne günlerdi,değil mi Memet...
Bu kısa nostalji her ikisini de duygulandırmış da
-Buldum Memet buldum derken,sanki bir
Bir süre Cengiz harflerin üzerini sildi mendiliyle.O arada parkın görevlisi gelmişti yanlarına.Bilmeden ,sormadan.
-Ayıp ayıp,koca adamlarsınız,utanmadan ağaca
-Hıı ,öyle valla...Otuz yıl önce yapmıştık o işi,bekçi amca nerdeydin.Adam anlamamış da homurdanarak yanlarından uzaklaşmıştı.
Cengiz bugün oldukça farklı
Ağacın yanından uzaklaşırken yeniden hatırladı
-Evet
-Aydan işi
-Uygun olur mu,Muzafferin tepkisi ters olabilir.
-
Zaten evleri uzak değildi.Beş dakikalık
Durumu hali iyi olan Muzaffer evinin bahçesini de zevkine göre düzenlemiş güllerden bir bahçe oluşturmuştu hemen kamelyanın sağını solunu.
Cengizle Mehmet hoca çiçeklerin ahengini uyumunu seyrederken içerden çıkan Muzaffer,
-Oooo,kimler gelmiş
-Yok be Muzaffer,geziyorduk Cengizle...yolumuz burdan geçti bir hal hatırını soralım acı kahveni içelim dedik.Sağolsun Cengiz de kırmadı beni...
-Valla çok bahtiyar ettiniz beni.Yahu şurda kaç kişi kaldık eski