Ne kadar saklı kaldığımın farkındayım
Hissiyatın solgunlaştığı bir hazanın kıyısındayım, neden kayıplardayım
Ne zaman nazar etsem, gözlerinden sudur eden manayı öğrensem çaresiz dalarım
Geçen ve kaybolan yılların ne kadar farkındayım, yoksa öğrenilemeyen bir lisan mıyım
Ben “Oku” diyorum, hiç yaklaşmıyorsun
Merak ilmin beşiğidir gayret et diyorum, o vakitler denense susuyorsun
Neden farkı fark etmek için uğraşmıyorsun, durağanlaşıyorsun diyorum, ağlıyorsun
Nisa azmedip hukukunu bilmezse, aynı minval üzere nefes dini tüketirse kayıptır biliyorsun
“Sadece bir ana olmak yetmiyor” diyorum
Solgun bir hal içinde ve boşluğun her vecdinde boynunu büküyorsun
Ne yapayım “ihmal edildik, yetiştirilemedik “derken, bir burukluğu resmediyorsun
An ve zaman senin içindir, Mazileşen idrak değildir, kayıp olanları öğrenmeli bilmiyorsun
Dinlediğim müzikleri tenkit ediyorsun
Ne zaman bir diziyi izlesem, sessizliğin kadrinde gücenip yargılıyorsun
Suskun duvarları içinde yaşatıyorsun, neden anlamak ve fark etmek için yaşamıyorsun
Ne zaman aşk ve sevdadan söz açılsa içine çekiliyorsun, evet ben hayli yabancıyım diyorsun
Kalbinde bir güvensizlik sadır olmuş
Artık dile gelen ne varsa, o an yargılanman için kürsüde bekleyen bir sanıkmış
Vicdan ve idrak kimin içinde arlaşan sadıkmış, ruhun yetisi emaneti ise kimse sevdalaşmış
Anladım ki artık, akletmek ve Arifliğin rahlesinde nefeslenmek bahtım içinde bir imtihanmış
Mustafa CİLASUN