Hangi sabahın farkındaydım, elhak ayarsızdım
Sanki sinemde çöreklenmiş derd-i gamın hülyasındaydım, yılgın ve manasızdım
Hangi koşturmanın galasındaydım, ruhumun figanını dinlerken sessizce niyazdaydım
Farkı fark ettiren tesirin ve esinin inşirahı için gönlümün şadında araftaydım ve yalnızdım
Ne zaman ki ruhum hıçkırıklarıma şahit olsa
O an umutlarım nüveleşerek günyüzüne hasretini ellerini açarak sahibine anlatsa
İçim içime sığmasa, kalbi yanıklığım aşikarsa, niyet-i asliyem bilmem ki hangi cenahta
Nefsim teskiye ve terbiyeye elhak ihtiyaçlı olunca, mahcubiyetim çıkıyor her vakit karşıma
Çok mu duygusalım, aklı selimliği kime bırakırım
Takkike erişmeyen akideyi ne yaparım, şayet bir hukukum var ise elbette ki sahip çıkarım
Mazi sayfalarında gizlenen ibreti anarım, tarihinden habersiz bir nesli şimdi nasıl anlarım
Yine sukut etmek istiyorum, uzletin bağrında esen sedayı işitiyorum, aşk için ne yapıyorum
Vakit nakittir derler lakin akıl ilim içindir bilmezler
Bir kelamı teneffüs ederken sadır olacağı tesiri dert edinmezler, konuşmak için söylerler
Ne derleri öncelerler, kalbin sahibi ne söylüyor hiç merak etmezler, taklit etmeyi becerirler
Sonra gamın telaşına düşerler, muhabbet için didinirler, lafazanlık yaptıklarını hissetmezler
Nisa elhak bahşedilmiş nidadır, şefkattir, manadır
Hasım olmak sanki sünnetullah için vakti zuhurattır, gelin kaynana nakaratı fukaralıktır
Bu bakımdan akletmek fikrin ve zikrin ilgasında mümkündür edebi hiçe saymak ahmahlıktır
Kalp ve ruh insan için vardır, yoksa yürekten bir farkı kalmamaktadır, aşk ise ilm-i sanattır
Mustafa CİLASUN