Titreyerek girdi avukatın ofisine. Yanında getirmişti annesini de kendisine biraz daha cesaret versin diye. Evden çıkarken ne kadar da kararlıydı. Gidip her şeyi anlatacak, ne yapılması gerektiğini öğrenerek yapacak ve vicdanını rahatlatacaktı.
Babasını gözlerinin önünde vurduklarında on iki yaşındaydı. Dükkânda babasıyla çalışıp yorulmuşlar, günlük işlerden sohbet ederek eve doğru ilerliyorlardı. Evlerinin hemen yanında gördüğü iki karaltıya çok dikkat etmemişti. Bir anda oldu zaten her şey. Bir anda boşaldı babasının üzerine kurşunlar. Kız kardeşleri ve annesi hangi arada yanlarına geldi anlayamadı bile.
Tek oğluydu evin. Babasının yüzünü güldürecekti soyunu devam ettirirken. Ama güldüğünü görmek nasip olmayacaktı işte.
Evin tüm zorluğunu yüklendi o küçücük yaşında, sıra ile kız kardeşlerini evlendirdi. Tek avuntusu babasının katilinin aldığı ceza idi. Hiç değilse babasını öldüren adam da ömrünü içerde tüketecekti. Taa ki o af haberini duyuncaya kadar. İliklerine kadar titredi, af haberini duyduğunda. O katil de aftan faydalanacaktı. Çok üzüldü, çok ağladı. Bir şeyler yapmalı, o adamı öldürmeliydi. Madem onun yüzü gülmedi katilin de yüzü hiç gülmemeliydi. Kısıtlı parası ile bir silah temin etti. Hiç kimseye bir şey söylemek istemiyordu. 20 yaşına gelmişti artık kimseden öğreneceğim bir şey kalmadı diye düşünüyordu. Yine de mahalleden tanıdığı bir arkadaşına derdini açıklamak istedi. Babasının katilini çıktığı gün vuracaktı. Nasıl olsa Mehmet en iyi sır saklayan biriydi. Mehmet onu dinledi dinledi. Sonunda dur dedi başka bir fikrim var. Onu öldürme ama içeride kalmasını sağlayalım. Tanıdığı bir adam var amcamın. O adamın hırsızlık suçları var ve bugünlerde içeri alınmış. Eğer senin katili bu hırsıza söylersek, o da hırsızlığı beraber yaptık diyerek senin katili ele verirse, katil bu suçlardan da yargılanır ve dışarı çıkamaz.
Elinde ki bütün parayı arkadaşına verdi, daha da bulacağını söyleyerek. Sevindi bir yandan hiç değilse katil olmayacaktı.
Arkadaşı ile beraber kurdukları plan tıkır tıkır yürüdü. Katil dışarı adım atar atmaz hırsızın yalan ifadesi ile yeniden hem de 25 sene gibi bir ceza alarak içeri girdi. Artık içi rahattı. Hiç değilse suçlu cezasını bulmuştu. Hem de bu sefer herhangi bir aftan yararlanamayacaktı.
Aradan bir 8 sene daha geçti. Evlendi 4 tane çocuk sahibi oldu. Bir gece kâbusla uyandı. Babasının katili ona sesleniyor “Nasıl bu kadar rahat uyuyabiliyorsun, ben bana verilen haktan faydalandım ve çıktım. Ama sen yalancısın yalancıııııı” diye bağırıyordu. Yatağından ter içinde kalktı. Kendine telkin vermeye çalıştı. O adam bir katildi ve cezasını çekiyordu. Ama içinden bir yerlerden bir ses, “hayır sen ona yalanla başka suçlar ekledin ve işlemediği suçların cezasını çekiyor o şimdi” dedi. Kime anlatacağını bilemedi. Eşine söylese çok üzülecekti. Annesine açtı konuyu. Her ikisi de ağlayarak bir birlerine sarıldılar. Vicdan muhasebesi onları avukatın ofisine kadar getirmişti.
Ya yalancı şahitlikten, katilin sonradan aldığı tüm cezaları kendi çekecekti, itiraf ettiği takdirde. Ya da ömür boyu kâbuslarla uyuyacaktı.