Yadigâr
Bir adın vefâ idi diğer adın yadigâr
Mühürlenmiş gibiydin sanki kâl-û belâdan
Mütebessim hâlinle ağıt tutma dil figâr
Bin fersah ilerdesin Züleyha ve Leyla’dan
Saymadım kaç asırdır bu dert bende iftihâr
Bir adın vefâ idi diğer adın yadigâr
Tarih miydin yoksa sen hayâl ya da efsûn mu
Bir ilkbahar sabahı yazarken hatıranı
Vefa şelalesinden süzülen bir dil-hûn mu
Siyaha döndürüyor yokluğun Kehkeşân’ı
Hangi kitabedesin ilk yazılan Orkun mu
Tarih miydin yoksa sen hayâl ya da efsûn mu
Niye bu başvuruşum kaldırım taşlarına
Cinnetine karıştı tak tak ayak sesimin
Mehtâba bel bağladım alıştım yaşlarına
Bir sahibi yok artık kimsesiz kafesimin
Bakarken hayâlinin çatılan kaşlarına
Niye bu başvuruşum kaldırım taşlarına
Ben çileyi işleyen eli titrek pişekâr
Sen gâmlı hazân gibi göz kırpıyorken yaza
Ebru sokaklarından çıkıp gelen bergüzâr
Alnımdaki çizgiler başladılar vaaza
Şimdi siyah saçları esarete aldı kar
Ben çileyi işleyen eli titrek pişekâr
Nedâmete uğradı sensizliğe son akın
Her akşam ip takarken sabaha dek geceye
Nefes kadar uzaksın gözlerim kadar yakın
Kan kusuyor kalemim dökmek için heceye
Sırtımda öksüz hırka elimde taşlı çıkın
Nedâmete uğradı sensizliğe son akın
Sen böyle değildin ha Taç Mahâl’di bir eşin
Gök yüzünde yıldızlar gıpta ederdi sana
Buz dağlarından beter şakraktaki ateşin
Sessizliğin adı yok zor geliyor izana
Biliyorum benden çok bu senin tükenişin
Sen böyle değildin ha Taç Mahâl’di bir eşin
Yadigârdın oysa sen dünüme ve yarına
Kırıldı fay hatlarım yollarım parça parça
Ateş yağmuru yağdı hasretinin hârına
Bad-el harâb-ül Basra içimdeki o sırça
Eyvallahım yok artık bu feleğin ar’ına
Yadigârdın oysa sen dünüme ve yarına
Bağrımdaki sızılar bin yıldır delik deşik
Kulağını kapattın sine intizârına
Kim taşır ki gölgemi ve söyle hangi beşik
İstiyorsan gül artık bakıp şehsuvârına
Makberî’yi sararken sığındığı son eşik
Bağrımdaki sızılar bin yıldır delik deşik
Makberî – Ahmet Akkoyun……03/05/2011…..23:19…İst
Yadigâr = emanet
Kehlkeşân = Samanyolu
Nedâmet= pişmanlık
Şakrak= bülbüle benzeyen bir kuş
Bad-el harâb-ül Basra =Basra harab olduktan sonra
Nedâmet =pişmanlık
Ebru= Kâğıt süslemeciliğinde su üzerine, neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kâğıda geçirilen süs.
pişekâr-sanatkar
şehsuvar= iyi ata binen süvari
bergüzâr := hediye
dil figâr = gönlü yaralı aşık