EŞEK TEEPYİ AŞTI-2

 

            (Sayın Perihan Reyhan Alkan Hanımefendiye saygıyla…) 

   

            İnsan, açlığını en çok yemek zamanı hissedermiş. Yemek zamanını atlatırsan bir şekilde, aç olduğunu bile unutursun. “Öğle yemeğini yedik m?” diyenleri çok duymuştu.

 

            Eşeğine yetişince hayvanların aklına çok şaşırdı, Ahmet. Şimdiye kadar düşünmemişti. Komşuya satılan evden yetme hayvan, birkaç gün bocaladıktan, acemilik çektikten sonra yeni evine öyle bir alışıyor ki sanki burada doğmuş büyümüş gibi…  Yeri geldikçe anlatılan fıkra gibi bir anekdotu anımsadı: Kayserililer, arazide yeni bir yol açıyorlarmış. Onları bir süre izleyen yabancı turist sormuş.

            - İnşaatın mühendisi hanginizsiniz?

            -Ne mühendisi? Mühendise ihtiyacımız yok.

            -Yolun nereden geçmesi gerektiğinin planı çizilmez mi?

            -Biz eşeği süreriz. Onun geçtiği yeri takip ederek yolumuzu yaparız.

            -!?..

           

            Temmuzun sıcağında güneş bastırdıkça bastırıyor. Yazı yaban insan dolu. Ağ-boz birbirine karışmış. Irgatlık ayının en cıv cıvlı günleri. Bu mevsimde insanlar öyle sarılırlar ki işe güce, ölülerine bile ağlayamazlar. Bir cenaze olsa üç beş kişi kuyuladıkları gibi rahmetliyi, işlerinin başına dönerler, acele…   

 

            Öğleye doğru açlığını iliklerinde hissetti. Kuzenini düşündü. Ne kaygısız, ne düşüncesiz kızdı öyle. Akraba olarak severdi Ayşe’yi, ama ev hanımı olarak pek beğenmezdi. Ayşe’nin yerine halasıyla karşılaşsaydı, kızı gibi mi davranırdı? Hiç olmazsa bir tas ayran ikram etmez miydi? Babam duysa ne der yeğenine dedi.

 

            İçini bir sevinç kapladı aniden. şu anda mübarek ramazan ayının idrak edildiğini hatırladı. Rahatladı. Tamamen unutmuştu. İyi ki Ayşe bir şey ikram etmedi. Ya orucumu bozsaydım. Altmış bir gün cezaya çarptırılacaktım. Cenabı Allah’ın yardımına şükretti: iyi ki karşıma Ayşe’yi çıkardı da beni oruç bozma günahını işlemekten korudu. Orucunu bir gün boz, altmış bi gün ceza çek?  Gerçi bu konuda İslam âlimleri farklı görüşler belirtiyorlar ya... Kimine göre bir gün oruç bozmanın cezası altmış gün oruç tutmak iken kimine göre de oruç tutamadığın gün kadar oruç tutmak yetiyormuş.

 

            Neme gerek arkadaş. Ben eşeğimi sağlam kazığa bağlar, sebep ne olursa olsun cezalı duruma düşmekten korkarım diye yol alırken tepeyi aşınca gördüklerine inanamadı: çalışanlar, bir yığının yarım yamalak gölgesine sığınmış, öğle yemeği yiyorlar. Selam verdi.

            -Boğaz olsun arkadaşlar!

            -Sağ ol kardeş, Buyur, beraber yiyelim.

            -Teşekkür ederim. Ben niyetliyim. Sizin buralara ramazan uğramıyor mu?

            -Uğramasına uğruyor da sağ olsun köyümüzün büyükleri. Karar aldılar, bu sene. İş güç zamanı ramazanı erteleyelim de kışın rahat rahat tutalım dediler.

            -Hiç aklıma gelmemişti. Öyle olur mu yahu?

            -Oldu da öte bile geçti.

            Ahmet’in bu işe aklı yatmadı ama uygulamadan hoşlanmadı da değildi. Kendi kendine mırıldandı.

            -Şunlara bak arkadaş. Ellerin köyünde ne büyükler var. Anasını sattığım köyümüzde büyük yok ki!.. Dünyayı nasıl tutarsan öyle gidiyor diyerek yoluna devam eti.

 

            İnsanlar, hayvanlar, bilumum börtü böcek öğle sıcağında istirahata çekilmişken O, uzaktan uzağa duyulan yanık bir kaval sesinin eşliğinde yoluna devam ediyordu…       

( Eşek Tepeyi Aştı-2 başlıklı yazı RasimCANBOLAT tarafından 17.04.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu