İstesem gezemezdim Meslek icabı gezdim dolaştım
Yurdumun her yönünü
Nereye varsam, hal hatır sorsam
Dertler bir başka türlü
Hele de birazcık dokunsam
Sanki kıyamet günü
Bin ahlar işittim aşılmaz dağlarından
Dağları bırak dümdüz ovalarından
Hangi birini anlatsam
Doğusu batısı hiç fark etmiyor
Hangi birine yansam
Ne köyler var elektriği suyu olmayan
Üst üste yığılmış taş duvarlar
Yakılmış damlar
Sinek bile uçmuyor
Göç etmiş kuşlar
Issız bucaksız kalmış dağlarım
Ne bir kervan geçiyor
Ne de bir çobanım
Duyulmaz olmuş kaval sesim
Domuz sürüsü çoğalmış
Yılanlar, akrepler dolaşır
Artık bu yerlerde durulur mu
Pılını pırtısını toplayan
Çareyi şehirlere kaçmakla bulmuş
Sanki şehirler çok iyi
Bağırıyorlar hep birlikte
Devlet nerede !
Sığınacak ama çaresiz
Düşmüşler şerefsizlerin eline
Üç beş tane çakal, ne olacak yahu
Yıllardır hep boş verdiler
Halan da taviz üstüne taviz veriyorlar
Ruhlarına işlemiş
Dönüşü olmayan yola girmiş
Devletine, milletine kurşun sıkana esir edilmiş
Bir tarafta da bambaşka duygular
Devlet devlettir diyor, başka bir şey demiyor
Aman yavrum devlete karşı gelme
İster kötü, ister iyi olsun
Allah başımızdan eksik etmesin
Belki de devletin yüzünü hiç görmemiş
Gün görmüş, günler geçirmiş
Devletsizliği yüreğine yedirememiş
Bir de kızıyor atıyor fırçayı
Ne güne duruyorsun
Devletten ne istiyorsun
Elin ayağın sağlam utanmaz seni
Taşı sıksan suyunu çıkarırsın
Aha sana koskoca dağlar
İn aşağıya uçsuz bucaksız ovalar
Nereye gitmek istersen oraya git
Sana bir şey diyen mi var
Git çalış adam gibi
Bırak kardeşim devleti
Devlet hangi biriyle uğraşsın
Diyen yüreklerde var
Yeter ki devlet devletliğini bilsin
Bana gölge etmesin
İstemiyorum dozerleri
Devirmesin dağları
Barajları, koca koca binaları
Kurmasın yeşilime
Kurumasın şırıl şırıl akan dereler
Yemyeşil yaylalarıma dokunmasın
Ben hiç üşenmem
İnerim dereye yıkarım çamaşırlarımı
Suyumu pınardan içerim
Otururum bir kayanın üzerine
Yanık türkümü söylerim
Ağanın kızı bana aşık olsun
Kurşundan değil aşkımdan yansın yüreğim
Ah be yalnız kurşun olsa
İnan asla gam yemezdim
Dünyanın göz bebeği olan İstanbul'um tam kalbine
Her türlü pislik saplanmış
İnsanlar yolunu şaşırmış
Gelmişini geçmişini unutmuş
Varsa yoksa dini imanı
Cepte oldu mu bir kaç mangır
Ver elini Beyoğlu sokaklarına
Elde iki de bira
Bir o bara bir bu bara
Ne hale düşürmüşler
Bakın benim yağız delikanlıma
Elleri kınalı, alyazmalı kızlarıma
Kadehlerde arıyorlar ruhlarını
Kanlarını içiyorlar kana kana
Sahneler kalabalık
Alabildiğince oyun var
Köprü altı çocukları
Bir simit uğruna hırsızlık yapanları
Kapkaç, soygunlar, esrar
Polis kovalamaca oynuyor
Kadın, kız pazarları
En şerefsizi, en şereflisi oluyor
Vatana, millete kurşun sıkanlar
Beyefendi, sayın oluyor
Gel de çık işin içinden
Reklamlara bakın
Konuşmalara, atıp tutanlara bakın
Sanki uzay çağında yaşıyor
Gözümle görmesem gerçekten inanacağım
Yurdumun gerçeğini bildikçe de
Kafayı sıyıracağım
Bu nasıl yüzsüzlük
Kaç türlü yüzü var ülkemin
Eskiler söylerdi de inanmazdım
Balık baştan kokarmış
Al birini vur ötekisine
Hiç farkları yok birbirlerinden
Hangi birine inanayım
Güvenecek kimsem kalmamış
Her yanımızı hainler sarmış
Korkarım bundan sonra
Hayal kurmak bile
Yasaklanacak bize
Korkarım benim yurdumun önü kapanmış
Güzel insanım adamakıllı aşılanmış
Bundan sonra gözünü de açamaz
Böyle gidişle de fazla da yaşamaz
Allah sonumuzu hayır etsin
Büyük felaketleri göstermesin...
02.06.2011