Sezai Karakoç’a göre: "Şair; üzerine arı oğulu konmuş bir ağaçtır. Oğul, kelimeler. Her kelime bir duyguyu, düşünceyi vızıldar durur. Şair kelimelerin büyük uğultusu içindedir daima.
Şiirin birimi şiirdir. Onu biçim (şekil) ve öz (muhteva) diye ikiye ayırmak sadece poetikada olabilir. Yoksa biçim ve özü şiirden yarı ayrı çekip çıkarmak mümkün değildir. Kendine mahsus bir özü olamayan şiirin biçimi de yok demektir. Var gibi görünen ses ve geometri, sadece boş bir kalıptan başka bir şey olamaz. Nasıl ki maskeye de insan yüzü denemez. Öte yandan, biçimi olmayan şiirin özü de yok demektir. Yüzü olmayan insan olmayacağı gibi, şekilsiz şiirde olamaz. (…)
Bir şiirin içindeki kelimeler, artık bildiğimiz, mücerret, kelimeler değil, ‘şiirin kelimeleri’dir. Şiirin içinde yeni bir varlığın şartlarıyla vardır onlar… Şiirin iç mantığı onları öyle farklı açıdan tuttuğu ışıkla aydınlatmalıdır ki, onlar bütün alelâdeliklerini yitirmişlerdir. Bir bayram sabahı, bir çocuğun yüreğindeki sevinç ve yüzündeki mâsum pırıltıdır bu kelimelerin yüklendiği duygular.(…)
Şair, kafasına üşüşen kelimeleri çarmıha gere gere ve kendisi de o kelimelerle birlikte gerile gerile, doğum acıları içinde kıvrana kıvrana, şiirini biçimlendirir. Şiir, ebedî biçimini bulduğu ân, oluş bitmiştir, metamorfoz başlamıştır. Arı ve ipek böceği geride kalmıştır. Bal ve ipek hazırdır. Şiir tamdır.”

Şairlik, şiirle şuur arasındaki yakın ilişkiyi seziştir.
Şairlik, konuşmaktan ziyade bir susma işidir.
Şairlik, utanılacak, gizlenecek, saklanacak bir olgu değildir.
Şairlik, sonradan kazanılan bir hassa değil, bir Hak vergisidir. Bir başka deyişle; şair olunmaz, şair doğulur.
Şairlik, cahillikle hiç bağdaşmayan şeydir. (Ziya Paşa)
Şairlik, söze şekil verme sanatında mahirliktir.
Şairlik, sonsuz bir arayış yolculuğu ve bu yolculuğu anlatıştır.
Şairlik, başka hiçbir şaire, yazara, insana benzemeyiştir.
Şairlik, Kaf dağındaki gizli hazinenin anahtarını buluştur.
Şairlik, dünya nimetlerini terk ederek bir başına kalıştır.
Şairlik, güzel bir mısra avlayacağım diye en tehlikeli denizlere dalıştır.
Şairlik, kimi zaman da ölçü ve kafiyenin tesadüflerinden medet umuştur.
Şairlik, “kapısını sabah rüzgârından başka açan olmasa bile” (Fuzuli), bir ömür boyu kendi tekkesine kendi postunu seriştir.
Şairlik, başka insanlardan farklı ve üstün olduğunun idrakine varıştır.
Şairlik, hatıra ilk gelen buluşların tuzağına düşmeyiştir.
Şairlik, her an uçurumun kenarında ayağı kaymadan dimdik duruştur.
Şairlik, kendinden başkasının yazdıklarını / söylediklerini kolay kolay beğenmeyiştir.
Şairlik, en güzel şiiri ben söylerim / ben yazarım tavrına sahip oluştur.
Şairlik, doğuştan getirilen ham bir yetenektir; ancak ilimle, çabayla geliştirilebilir.
Şairlik, hesabiliğin semtine bile uğramayan gerçek hasbiliktir.
Şairlik, alınıp satılabilecek bir meta değildir.
Şairlik, şantaj aracı olarak kullanıldığında, en büyük alçalıştır.
Şairlik, bir mizaç, karakter, huy, yapı, tabiat meselesidir.
Şairlik, kendi kendine fışkıran bir petrol kuyusudur.
Şairlik, kalabalıklar içinde yalnız kendinle meşgul olmaktır.
Şairlik, elindeki / dilindeki elmasla kendi benliğini durmadan yontmaktır.
Şairlik, “gaibi kurcalamaktır.”, “meçhuller caddesinde yürümektir.” (Necip Fazıl)
Şairlik, “aşkı birdenbire bulmaktır”, “bu armağan bulanındır.” (Şeyh Galip)
Şairlik, “Kop dağında bir dükkan, bir tezgah açmaktır.” (Necip Fazıl)
Şairlik, herkesten önce sahibini doyuran bir manevi gıdadır.
Şairlik, “gül alıp gül satmaktır”, “gülden terazi tutmaktır”, “gülü gül ile tartmaktır.” (Ümmi Sinan)
Şairlik, -Allah’ın seçtikleri hariç- dünyadaki en üstün memuriyettir. (Necip Fazıl)
Şairlik, “Allah’ın körebesi, cinlerin padişahı olmaktır.” (Necip Fazıl)
Şairlik, kendi içine doğru sonsuzca seyahate çıkmaktır.
Şairlik, benlik madenini, ruh mücevherini mütemadiyen işlemektir.
Şairlik, gönül aynasını tozlardan uzak tutmak ve onu bıkmadan usanmadan parlatmaktır.
Şairlik, hekimlikten başka türlü bir hekimlik, hâkimlikten başka türlü bir hâkimlik, hakimlikten başka türlü bir hakimliktir.
Şairlik, adeta dünyadayken cehennem azabını yaşamaktır.
Şairlik, cennet lezzetlerinin tadına bakmaktır.
Şairlik, insan türünün ve bütün yaratılmışların sözcülüğünü yapmaktır.
Şairlik, her şeyden ve her durumdan kendine vazife çıkarmaktır.
Şairlik, herkesle herkes, her şeyle her şey olmaktır.
Şairlik, söz ülkesinin bezirgânbaşılığı; dil cambazlığı, oyunbazlığıdır.
Şairlik, tercih edene göre, hem bir ala-yı illiyyin, hem de bir esfel-i safilindir.
Şairlik, Kâbe duvarına asılacak sekizinci şiire ve Peygamber hırkasına liyakate talip olmaktır.
Hâsılı şairlik, Şeyh Galip’in de dediği gibi, “bir özge maceradır”…

Adem Armağan

Kaynaklar:http://dirilisyazilari.wordpress.com/2007/11/06/sezai-karakoc-ve-sanati-uzerine-2/

http://www.siiryaylasi.tr.gg/%26%23350%3B%26%23304%3B%26%23304%3BR-B-Oe-L-Ue-M-Ue-.htm
( Şair Ve Önemi başlıklı yazı Adem Armağan tarafından 5.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu