-Babam,anam görse ne kadar sevinir mutlu olurdu dedi Kürşat.Yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle abisi,
-Anamı sürekli ziyaret ediyorum, konuşuyoruz...Babam ile ise daha zamanı var adamım,merak etmeyesin.
-Ailenin diğer fertleri de çok severdi seni. Neden onlarında olduğu bir gün...düğün bayram gelmiyorsun eve.
-Biz gelmesek de onlar,o saydığın zamanlarda dualarıyla hep yanımızdalar...

Kürşat''ın kafasında onlarca soru vardı da soramıyordu,ürkütürüm kaçırırım diye. Sadece yanında olması bile yılların hasretine yetmişti.Onun yanında olması konuşuyor olması mutlu etmeye yetmişti kürşatı.Ancak abisi sanki içinden geçenleri kafasının içini okumuş gibi,
-Biliyorum gardaş biliyorum.Neler hissettiğini ,neler yaşadığını...Günü geldiğinde hepsini konuşuruz...
-Nasıl ,ne zaman
-Yakındır ,yakın zamanda... demiş ve suya bırakmıştı kendini.Suyun içinde bir süre sürüklendikten sonra kaybolmuş gitmişti karanlığın içinde.

Kürşat ayağını sudan çıkarmış olanlara bir mana yüklemeye çalışıyordu.Belki olanları anlarım düşüncesiyle yolu uzatmaya karar verdi.Arabaya binerken Hardallık üzerinden değil Papak üzerinden gitmeye karar verdi köyü Çaygeçit''e. Bu yol oldukça zaman kazandıracaktı,olanları anlamaya çalışan Kürşat''a...

Hardallık''ın Sarılar mahallesini geçtikten sonra kanal üstünden Papak köy yoluna yöneldi. Bu yol aynı zamanda abisinin de gömülü olduğu aile mezarlığına da gidiyordu.Aile konar göçer vaktinde göçer aşiretlerden Avşar boyuna aitti ve yazları daha yüksek yayllalarda kışın ovada barınırken Akdam köyünün Evciler mahallesinde kendilerine bir yurt yeri ve mezarlık yapmış...Ağaçların ormanın içinde hakim bir tepedeydi ailenin mezarlığı...Mezarlığın da ilginç bir adı vardı...Kenci derlerdi...Türkçe ses olaylarını incelediğinde bu ismin ''''kin''''isminden türediğini anlamış ve aile büyüklerine sormuştu birkaç kez de Kürşat doyurucu tatmin edici bir yanıt alamamıştı...Ancak özünde sülalenin kinci olması ağırlık basıyordu bu ismin verilmesinde...

Köyün kendi mezarlığı olduğu halde...ailesi bu mezara değil daha çok sülale mezarlığına koyardı ölülerini...En son koydukları da abisiydi...Çoktandır ziyaret etmemişti abisini ve büyüklerini Kürşat...Ne bayramda ne özel günlerde...çoktandır mezarlığı ziyaret etmekten kaçınmıştı...Belki de ondan çektiğim vicdan azabı bana kabus gösteriyor dedi arabası ağır ağır yol alırken.Hala yaşadığı olayın şokundaydı Kürşat.Nasıl olurdu,olanlar gerçek miydi ? Yoksa bir anlık uyku hali ya da aklının kendine oynadığı oyunmuydu bu olanlar,gördükleri,yaşadıkları...
( Üçüncü Boyut /5 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 7.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu