sinem
doğan
Özlediklerim
arasında bende vardım bir zamanlar
hatta;
bir
vardım
birde yoktum
hafızamdaki masal kahramanları bile daha gerçekti
benden
muradına
eriyorlardı
kerevetine çıkanlarda
dahil..
Bende
öyleydim
kendimi görüyordum onlarda biz
varken
şimdi görmedim, duymadım,
bilmiyorum
tam pansiyon
yalnızım
beş yıldızlı o'telde kendimi asıyorum bu
ara
yıldızları kayıyor
sevgili
bir dilek tut
ölüyorum..
En son
sen
giderken alarm vermiştim
tsunami gibi
boşalmıştım bu şehre
suları
çekildi gözlerimin
kaybım büyük
biz
yokuz
bende hala kayıp
aranıyorum
enkaz
altında..
Gittiğini kabullenmek
kaldığıma inanmaktı aslında
bende kalamadım kendimle zaten
hem hangimiz kalıcıyız ki
gideceğimiz yer aynı değil mi neticede
ikimizde sendeyiz işte
sen nerdesin..
Kendimden giderken
Ruhum karanlıklardaydı
Benliğimi işlerken duvarlara
Aslında sendin kazıdığım
Tuğlaların sigara zulası aralarına
Hayat ateşimin seni zorladığı anlarda
Yangında ilk kurtarılacaklar arasındaydın…
Sevgili…
Sen gidişimi gözlerken
Senden sana bilmem kaçıncı seferimdeydim
Dön içine…
Kanını temizlerken,
Bir köşede süzgecine takılmış,
Benler bulacaksın içinde…
Gidişlerin sana döndüğü bir semanın son evresinde,
Üç yüz altmışa beş kala,
Gözümün ışığında düşlerinin,
Perdeye yansıma öncesindeyim
Hazırlan…
sinem doğan
Artık dönsen bile ben olmayacağım biliyorsun değil
mi
sende, bendeki sen
olmayacaksın
ben olmadan yaşayacağız
sende
kaç bedende öldüreceksin sende
kalan yanımı
bende yan bile
kalmadı
yan'dı bitti kül
oldu..
mustafa çalışkan
Bildiğim bilmediklerinin ötesi aslında
Senin içinde zaten senken
Bir başka sende yok olmak niye
Bencilce almadım senli tarafları
Kanımla yoğurup özüne kattım seni,
Sende sen kalayım
diye…
sinem doğan
Bana ait olmadığın bir filmde figüran olmanın kanattığı
ne çok iz var.
Düşen sadece kırmızılık
yere…
Üç beş damla
nokta!
Kalp kanadığında düşler
kırmızıya mı boyanır hep?
Yoksa ben
bitiremediğin masalların bir varmış bir yokmuşluğunu mu tadıyorum
sende?
Bizim masalımızda prens
prensesini bir şarkıda mı öldürüyor?
Ve
ben farklı bir masalın polyannası mıyım sadece?
Hani şu saf aşık rolünde…
Korunmasız ve aptal olan…
mustafa çalışkan
Aynı filmin bilinmez replikleri arasında,
Sağır ve dilsizi oynayan karakterin,
Gören bilen tarafıydım aslında…
Bu sessizlik deryasında bir sana haykıran,
Bir seni taşıyan…
Bilinir masal ötelerinde…
İçinin devini cücelere kurban eden,
Kanıyla uyuyan aşkını uyandırma öncesi,
Yığılıp gidenindim…
sinem doğan
Sen aşk!
İsmimizi ‘biz’ koydun diye seni beklemek farz mıdır
şimdi?
Özlemekse
sünnet!
Şehrimin en korunaksız yerinde
uğultudur düşüne kurdela takıp ömrüme sürmek…
Şimdi sen içimde koca bir Ankara melodisi ve ben eski
bir şehrin ara sokağına gizlenmiş, üşümüş bir ‘beklemek’…
Senin için Ankara bir büyü, bir başlangıç ve hazin bir
son demek…
Benim için Ankara özlemek,
beklemek, ömrümün orda attığını hissetmek…
Sen içimin tanışılmadık Ankarasısın…
Elimde üç yakarış…
Aşk özlemi içinde taşımak mı demek?
Aşk seni tanıdığım güne mi özenmek?
Aşk bizi köreltmekten ne zaman
vazgeçecek…
mustafa çalışkan
Ey aşk!
Varlığında yok etmen böylemidir?
Böylemidir sevgiliye günahkâr yarınlar bırakmak?
Ankara’yı karartmak ve hazin son şehri yapmak…
Neron’u oldum şimdi yakıp geçerken kendimi
Ankara’nın ateşiyle
Yananıyken yakanı olmak ne acı
İliklerim kaynarken
Modern zamanların engizisyonunda
Cadılık rolüne bürünmek…
sinem doğan
Nur topu gibi bir ızdırap bıraktın bana
sevgili
benden miydi bu sancılı yalnızlık
bizim miydi bu acı
ne
yani babamı oldum şimdi
öyle bir sızı
peydahladım ki senden
sen bir kere
doğurdun doğurmasına da ayrılığı
ben
dokuz kere öldüm...
''onlar erdi
muradına, ben öldüm kerevetine''.
mustafa çalışkan
Ve sen…
Ömrümü ömründe tamamladığım…
Bilseydin yaralarım için için kanarken
Kaç kez öldüm ve dirildim bedeninde
Sızılarım sende peydahlandığında
İçine sızı/yordum aslında
Senin her ölüşünde
Yeniden dirilmeyi yaşarken ben
Son ölüşümü
Ruhuna gömdüm...
SİNEM DOĞAN
-----------------------------
MUSTAFA ÇALIŞKAN