kundak-petek öreriz bir yeni-doğan gibi.
kelimelerin tatmini gülüşünden güçtü hani /bir şiirin gümbürtülü göğsüne
düşmüşken geceler gülmüştü /
otuziki diş /geçirmişti üzerimize!
yaralarımız bir hekime muhtaç /
sesleriyle ölüm kokan novalginli dizelerin!
ve zifrin ketun yüzündeki o meftun mizaç:
bize armağan seyrine düşmüşken şimşeklerin!
ölü yapraklar yağmadaydı gözlerimize
hani /hazanın en muhtemel can verici bakışıyla
yunmuştuk sarışınlığınla bedenimizi,ve müfredatta
bir buzul yanıyorduk, cehennemin o elibol ıstırabıyla!
gülmek bize ne gülünçtü her şafak
hani /bir çiçeğin yapraklarından hüzün,
hani papatya yaftası bir taç o anaya: saçları ak /
şafaklar beyaz telleri yolardı, gücenirdi yüzün!
cumbalı odalarda inlemeyen nağmeler
hani /ellerimize değerdi,kefenlerdik
sarışın yaprakları, bembeyaz kefenler /
uğramazdı kayıp kabirlere, küfrederdik.
ve dizeler inzâle açtı şairin emeğinde /
geceler incecik,bir bebeğin saçlarını
yıldızdan tarağıyla çözerken doğum seferinde /
bir yolcu bebek izimizde; kefenine doğru...