İçinden çıkılmayan sancılar
Gam içinde nefesi yoran karanlıklar, teslimiyetten ari imanlar
Taklit üzre sığınmalar, akması adına beklenen yaşlar,ferahlık vermez bu acılar
Yürek nar’a ram olmalı,ruhun firkate bir yol almalı,dilin kuruyup, hali hiçhırtmalı
Varlık senin değil, sahibinin
Rabbim deyince inlemelidir nefesin, hakikate erişmeli zerkettiğin kal’in
Azmetmelidir henüz şehrine kadir olmayan melalin, aşka meftun kılan hasretin
Dinmeyi bilmeli içinde harap olduğun o kederin, esaret altında ki irade maslahatın
Ne kadar yakarsan,anlamasan
Vecdine malik olmadığın bir ufkun seremonisiyle, sabah akşam çırpınsan
Ruhunun hakikatini haline vaaz eden kitab-ı celili anlamadan baş üstünde tutsan
Hürmet adına eline almaktan korksan ve içinde bekleyen, sancıları asla duymasan
Her cefada ah ile yanıp tutuşsan
Feryadını hiç duymayan, o dilberin hasaretiyle bir ömür yanacak olsan
Toprağın hüznünü bağruna bassan, yağmurun hicranıyla gece gündüz kıvransan
Sana senden ziyade yakın olan Rabbi hiç anlamak için,aklını ve azmini yormasan
Dikkat ve düşün en yakınlarını
Ve hatta senden hasıl olan evlat ve dillendirilen şefkat yakınlıklarını
Elini çeksen, himaya etmeyi biran bıraksan, ruhunu dinlendirmek adına kapansan
Nasıl bir ruh haline girerler,marazlaşan nazarlarla halini süzerler ve karşı gelirler
Emanetin ve zevcey-i hakikatin
Kuşku duymaya başlar,bin bir zan içinde sorgulamak adına anarlar
Efradınla sana ve senin adına sadakat gösterdiklerini bir çırpıda siler atarlar
Anladıkları vakit, keşkelere sığınıp bir birlerini suçlarlar, senin halini anlamazlar
Rabbine yakınlığını anlayamazlar
Mukallit olmayı ve bu hal üzre kulluk yapmayı, iman addederler
La derken, reddettiklerini, ill derken kabul ve tastiklerini sual eylemezler
Etrafındakiler misali yaşamayı arzu ederler,çünki “ne derler” adınada nedensizler
Mustafa CİLASUN