Dolmamıştı demek ki garibanın çilesi

Aracı koydu Yusuf kara kızla barıştı

Yâr dediği adamın evine yok gelesi

Zindan oldu günleri gecelere karıştı.

 

Er dediği vefasız kıymetini bilmedi

Bir gün yüzüne bakıp gözyaşını silmedi

Bitmedi karakışı baharları gelmedi

Bu nasıl bir menzildi bu nasıl bir varıştı.

 

;Gülerse dişlerini,ağlarsa yaşlarını

Göster bana Allah’ım eğdirme  başlarını

Düşündü dört oğlunu indirdi kaşlarını

Her gece dua etti müezzinle yarıştı.

 

Çocuklar mızırdansa elinde hazır maşa

Evi ayrı olsa da kuma dert oldu başa

Azrail kesilmişti evde herkese hâşa

Aldı evde ne varsa insafsızca kırıştı.

 

Kuma değil sülüktü emiyordu kanını

Kıskançlık başa bela yakıyordu canını

Kördü sanki gözleri görmedi dört yanını

Düşmanına bakışı masumca bir duruştu.

 

Ses etmedi kara kız malda hiç gözü yoktu

Acından ölmezdi ya dalda elmalar çoktu

Açlık koymadı ama sahipsizlikten çöktü

Yana düştü kolları gül tenleri buruştu.

 

Zannetti ki açlıktan tükeniyor dermanı

Vefasızlar görüşmüş verilmişti fermanı

Zehir karışmış aşa derilmişti harmanı

Düşmanlığın böylesi can evinden vuruştu.

 

Doymadan dört kuzuya dünyadan göçüp gitti

Arkasından ikizi günlerce  feryat etti.

Ne gözünde yaş dindi ne dilde ağıt bitti

Bu nasıl bir insanlık nasıl tuzak kuruştu…

 

 İkiz kardeşi olan Ak kızın , Kara kızın ardında yaktığı ağıt.
.................................................................

Dokuz ay biz seninle sırt sırta yatmadık mı.

Aynı memeden emip ak sütler yutmadık mı

Dağda kırda bayırda el ele tutmadık mı

Ciğerime köz düştü yaktın içimi bacım

 

Nasıl unuturum ben söylediğin sözleri.

Ne ile söndüreyim içinde ki közleri

Kurban olam kara kız aç o ela gözleri

Ciğerime köz düştü yaktın içimi bacım.

 

Verin kara fistanı boydan boya giyeyim

Koyun çanağa zehri kaşık kaşık yiyeyim

Kara kıza kıydınız ben size diyeyim.

Ciğerime köz düştü yaktın içimi bacım.

 

Beyazıt’ın çok küçük salını taşıyamaz

Ahmet’in Hüseyin’in sırtını kaşıyamaz

Fatih’in meme ister oy sensiz yaşayamaz.

Ciğerime köz düştü yaktın içimi bacım.

 

Dört körpe kuzu ilen ben şimdi ne ederim

Nerde barındırırım söyle nere giderim

Kara yere girmeden biter mi bu kederim

Ciğerime köz düştü yaktın içimi bacım.

  

Anam gelsin eliyle bacımı kendi soysun

Haber verin babama kızını kabre koysun

Yavruları doymadı kara topraklar doysun

Ciğerime köz düştü yaktın içimi bacım.


Sarı Yusuf’a söylen  gelip sala girmesin

Ekini başak tutsun hasadını dermesin

Ömrünce hep sürünsün muradına ermesin

Ciğerime köz düştü yaktın içimi bacım.

Sarı Yusufu delice seven Kara kızın kaderi ne yazık ki 35 yaşında kara toprağa girmek olmuş arkadaşlar.
Anlatılanlara göre mantar zehirlenmesinden öldüğü söylense de ölümü hep bir sır olarak kalmış
Sarı yusuf üç yıl önce fefat etti.
Kuma hala hayatta, Kara Kızın dört oğluna gelince
hepsi büyüdü babalarına benzemeyen dünya iyisi insanlar oldu.
her birisinin üçer çocuğu var ve herkez hayatından memnun.
Bu yaşanmış hayat hikayesinde olan
Adı kara Bahtı kara KARA KIZA oldu.

Sabrınız ve hoş görünüz için teşekkürü bir borç bilirken
Ramazanı şerifinizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum saygılar.

( Kara Kızın Ağıtı 6 ... Final başlıklı yazı S.SAMYELİ tarafından 31.07.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu