1932 yılında başlatılan tam 18 yıl minarelerden okunan ‘Türkçe ezan’ uygulaması şimdi de ‘Kürtçe ezan’ biçiminde gündeme geldi. 20 Mayıs’ta Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde ilk kez Kürtçe ezan okutuldu.Zihniyet aynı,sadece şekil değişikliği var. Asıl gaye ezanın anlaşılması değil ,dinin nişanelerinin değiştirilmesidir.Türk kardeşlerimiz buna izin vermedi. Bu uygulamayı büyük bedel ödeyerek kaldırmışlardır.İnşallah Kürt kardeşlerimiz de Kürtçe ezanı dayatanları dinlemeyerek, bu yanlışın çabuk düzelmesine vesile olacaklardır.
Ey peygamber(s.a.v) !Kalpten inanmadıkları halde, ağızlarıyla‘inandık’ diyenler(münafıklar) ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin.Onlar yalan uydurmak için seni dinlerler,sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler.Kelimeleri yerlerinden ve anlamlarından uzaklaştırır(tahrife uğratır)ve şöyle derler;’Eğer size şu hüküm verilirse onu tutun.O verilmezse sakının.’Allah(c.c) ,kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın .Onlar ,Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir.Onlara dünyada rüsvalık,ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır. Maide :41
‘Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence, yerine koyuyorlar. Bu, şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.’ Maide:58 O,kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir.’Cuma:9
Ezan, Maide Suresinin 58 ve Cuma Suresinin 9. Ayeti ve Peygamberimizin uygulamaları ile sabit olmuş; kelimeleri ve cümleleri ile evrensel bir şiar, sembol haline gelmiştir. Allah’ın sembollerine saygı göstermek ise Allah’a saygı göstermek manasına gelir. Bununla ilgili bir ayet şöyledir:
“Müminler, Allah’ın koyduğu işaretlere/sembollere, haram ayına, hac kurbanına, gerdanlıklı kurbanlara ve Rablerinin ikramını ve rızasını aramak için Kabe’ye yönelenlere saygısızlık etmeyin…” (Maide, 5/2)
Bir başka ayette ise Allah Teâlâ, şeâirullâh’a yani kendi koyduğu sembollere saygı gösterilmesinin, kalplerin takvasına bağlı olduğunu bildirmektedir. ( Her ne zaman cehenemden , o ızdıraptan çıkmak isteseler ,oraya döndürülürler ve onlara ‘Tadın yangın azabını’denilir. Hacc, 22 Bu böyle.Kim Allahın nişanelerini yüceltirse,şüphesiz ki bu kalplerin takvasından, Allah’a karşı gelmekten sakınmasındandır.Hacc, 32)
Evrensel hale gelmiş olan ezanın kelimelerine, cümlelerine olduğu gibi bağlı kalmak da bu saygının bir göstergesidir. Her milletin kendi dilinde ezan okuması ezanın evrenselliğine gölge düşürecek ve birçok sıkıntıların yaşanmasına sebep olacaktır.
Ezan-ı Muhammedi Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ilk mescidi inşa ettiği günden bu güne kadar bütün zamanlarda, bütün coğrafyalarda, bütün Müslümanların ortak inancının sembolü ve simgesi olmuştur. Ezan-ı Muhammedi’nin her kelimesi ve cümlesi Şeair-i İslamiye’dendir. Şeair demek dünya var oldukça Müslüman olma bilincimizi ve Müslüman kalma şuurumuzu diri tutacak ve kaybolmayacak bir sembol demektir.
Ezanın herhangi bir dile ve lehçeye çevirisinin Müslümanların ortak inancı ve bilincini ifade eden ezan sayılması asla mümkün değildir.
Allah’a ve Ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun ,babaları ,oğulları ,kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile,Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin.İşte Allah (c.c) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir.Onları içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş , onlarda Allah’tan razı olmuşlardır.işte onlar ,Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.Mücadele:22
Üzülmeyin , gevşemeyin üstün gelecek olan inananlar olacaktır.
Tekrar buluşmak dileğiyle