buğulanır gözüne puslu sabahla
başlar
yüreğimden
dökülür acıtır öksürüğüm
söyleyemem
derdimi bedenim ağılanır
püskürüğüm yeldedir emsiz
ağrılarıma
hırçınlığım
geçerse durulurum bir ana
yorulurum astımım
kabarıverir birden
yana devrilirim de
gidiş yönüm değişir
soluk soluğa
kalır yeniden doğrulurum
dört nala geçince
can dökülür kepir yola
yıkılmadan
tutunur havli salar yığındım
serildiğim
yerde dur dinleneyim beni ört
değindim sığ sularda
kulaç atabilseydim
sevi
yokuşundayım çıkamadım bir türlü
içeriğinde durgun
kabataslak çırpındım
pütürlü elde nasır kan
toplamadan önce
yeşilliğinden
morca yordum uç
arığında
bir yaşta odaklandım ötesinde
karanlık
can burnumun
ucunda ele geçiverecek
dağıldım
sanıyordum dökülünceye kibir
göçüverecek derken nice
cana yollandı
ozan efem
dediğim geldim geçiyordumsa
uzağa
düşecektir gelen selamı candan
yordumsa bağışlayın
ömür bedestenine
kından sıyrıldı hançer
değdiği yeri yakar
020811denizligülceçaprazlama