TAŞRADAKİ ÇOCUKLUĞUM
Yakacık Köyünde bir kerpiç evde,
Doğmuşum toz ile duman içinde.
Sarmıştı içimi bir kara sevda,
Düşünürdüm korkunç güman içinde.
Sokaklardan akan sudan içerdim,
Az büyüdüm orakla sap biçerdim.
Çalılıktan yalın ayak geçerdim,
Gezerdim dikenli çimen içinde.
Güder idim üç oğlak bir kuzuyu,
Dolaşırdım dağı, taşı,yazıyı.
Anlatmak zor içimdeki sızıyı,
Yılların sonrası hüsran içinde.
Tikenler insafsız zenginler vahşi,
Halkın bazıları yiğit ve yahşi.
Tellallık eylemek kizirin işi,
Fakir köylü hep el-aman içinde.
Sütleri ağalar peynir çalardı,
Koyun yoğurdunu eve salardı.
Annem de ayrandan çorba bulardı,
Beklerdim bir isli duman içinde.
Büyük annem kışın mısır kavurdu,
Önümüze yığdı bizi doyurdu.
Babam yaz gününde harman savurdu,
Gün boyu sap ile saman içinde.
Çok sıcak olurdu tandırın başı,
Hoşuma giderdi loğlazın aşı.
Tuzağa düşünce bir yaban kuşu,
Pişerdi közde az zaman içinde.
Kör Davut boyalı surup yapardı,
Bardağa doldurup hemen satardı.
Kom Hasan davarla dağda yatardı,
Suç işler sürünün hemen içinde.
Deli Köşker durmaz yama dikerdi,
Uyuz Alov ağır diye sökerdi.
Kel Ahmet sırt ile saman çekerdi,
Bitirirdi üç ay zaman içinde,
Kör Bülent kuşlara sünger atardı,
Topal tazı tutup hemen yutardı.
Kocarif ölbede nohut satardı,
Otururdu bezden tuman içinde.
Ayaz'ım amacım asker olmaktı,
Hak yoluna canı kurban kılmaktı.
Dengesiz olaylar içimi yaktı,
O günden, bu güne, çıban içimde.
Ahmet AYAZ