Sapantaşı- 5
Hayatın zoruklarını karşılamak üzere eskiler öyle
derdi; "Dev memleketi ! ". Buna rağmen insanlar yaşamaya direnir,
gerekli çabayı gösterirlerdi; bilgisiz ve rehbersiz. Bu gidişin bir sonu
elbette oalacaktı, oldu da. Ülke insanının bölük bölük göçe
katılmasının nedeni bu zorluklar. Hepsi bu mu ? Hayır. Ülkemiz seksenli
yıllara kadar özellikle tarımda ki üretimde kendine yeten yedi ülkeden
biri diye anılırdı. Bu son buldu. Tarımsal fiyatlar reel olarak düştü.
Hayvancılık tabir yerindeyse çöktü. Hayvanla işlenen büyük arazi
parçaları terkedildi. İnsanlar gelişmişliğin bir sonucu olan sosyal
hayattaki değişimi farketti. Birde yöresini dev memleketi olarak
tanımlamasını da işin içine katarsak ki, bu biraz da şu anlama gelir;
bir yeri vatan olarak, yurt olarak seçmişseniz; insanı tutacak
birşeyleriniz de olmalı. Orman gibi, deniz gibi, maden gibi veya
tarımsal sanayi. Bunların hiçbirisi askariden karşılanamıyorsa insanları
yerinde tutmanız güçleşir. Öyle olmuştur ve ülke köyden kentlere
özellikle son yirmi yıl içinde boşalmıştır. Boşalmakla kalmamış,
kentleşme sürecini de sekteye uğratmıştır. Kentler ve kentlileşme köy
kültürüne yenilmiştir. Şehir diye kocaman köyler inşa edilmiş, bu ahlaki
bir yozlaşmayı da getirmiştir. Bu da eşyanın tabiyatındandır.
Çevresinden koparılan insan, kontrol mekanizmasını da kaybeder ve yeni
bir kimlikle topluma katılır. Bu da çoğu zaman tehlikeli bir katılımdır.
Öyle de olmuştur.
İşte okumakta bu estrümanlardan biri olarak
değerlendirilmiştir. Okumak adam olmaktan çok bizde ekmek parasıdır. Ben
de elimde olmadan bu anlayışla yola çıkanlardanım.
Kar-fırtına
akşamkaranlığında başlamıştı. Uykuya ayazın keskin sesi eşliğinde
girmiştik. Üç öğrenci olarak köhne bir yapıyı mekan tutmuştuk.
Sabahleyin uyandığımızda, evimiz hala karanlık içindeydi. Kapıyı ilk
yoklayan bendim. Ama, boşuna Kapımız ve pencerelerimiz fırtınadan
kapanmış ve hayatla bağımız kesilmişti. Ağlamıyorduk ama, gözlerimize
mahsunluk, yüreğimize korku çoktan düşmüştü. Çaresizdik !... Bir zaman
sonra insanların birşeyler yapmaya çalıştığını farkettik. Kürekler
çalışıyordu...Bir saatlik bir zaman diliminden sonra nihayet
penceremizden ışık görünmüştü. Çaba gösteren biri vardı ki, onu hayatım
boyunca unutamayıp, geçen yıl Üsküdar`da karşılaşacaktım. Bizi kurtaran
vefalı komşumuz, ağabeyimiz, sonradan kaldığım yurdun müdürü olacaktı ve
ben bu garip meskenden kurtulacaktım...
Devam edecek...
(
Sapantaşı- 5 başlıklı yazı
HayrettinYazcı tarafından
9.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.